ÖMRÜ RAMAZAN KILMAK: İBADETLE SÜREKLİLİK VE MANEVİ YÜKSELİŞ

ÖMRÜ RAMAZAN KILMAK
Evlerimize bereket, üzerimize rahmet, günahlarla kirlenmiş gönüllere mağfiret getiren Ramazan ayına veda etmek üzereyiz. Ramazan ayının ne kadar feyizli, bereketli ve huzurlu bir ay olduğunu hepimiz yaşayıp gördük. Bu ayda insanların birbirlerine daha çok saygı duyduklarını, birbirlerinin kalplerini kırmamak için çaba sarf ettiklerini, haram olan şeylere el uzatmaktan çekindiklerini, yalan vb. fiillerden kaçındıklarını müşâhede ettik. En önemlisi de yaratıcının emirlerini yerine getirmenin huzuru içerisinde, dolu dolu bir zaman dilimi geçirmenin hazzını yaşadık. Böylelikle, Allah’a karşı kulluk görevlerimizi yerine getirmenin ve nefsanî arzularımıza gem vurarak manevî bir zafer kazanmanın sevincini yaşadık.
Mü’min; ibadetlerle, Allah’a karşı tam bir teslimiyet içinde iyi bir kul, örnek bir insan olma imkânını elde eder. Ramazan ayı bu ibadet yoğunluğuyla, Müslümanların kötülüklerden ve hatalı davranışlardan arınıp güzellikler ve iyiliklerle donanmasına vesile oldu. Artık onu geride bırakıyoruz. Ancak, Ramazan ayının sona ermesi, Ramazan’da yapıp ettiğimiz o güzelliklerin, iyiliklerin, hayırlı amellerin nihayete ereceği anlamına gelmez, gelmemelidir. Zira kişi, Müslüman olarak kaldığı sürece, Müslüman olmanın gereklerini hiç yüksünmeden yerine getirmekle mükelleftir. Böyledir çünkü Rabbimiz Hicr Suresi 99. âyetinde “Ölünceye dek Rabbine ibadet et.” buyurmaktadır. Buradan anlıyoruz ki; ibadetler ve diğer dinî ödevler, sadece belli bir zaman diliminde yapılmakla sona ermiş olmaz. İnsan, ölünceye kadar bu yükümlülükleri yerine getirmek mecburiyetindedir. Sürdürülebilir ve sürekliliği olan bir ibadet hayatı yaşayabilmek esastır. Ayrıca giderek yükselen bir çizginin ibadet hayatımızda egemen olması beklenir. Saman alevi tarzı birden parlayan ve sonrasında sönen bir ateşe benzeyen değil de yavaş yavaş ışıkları sökün eden ve gittikçe yayılıp bütün bir dünyayı aydınlatan fecir gibi olmak gerekir. Nitekim “İki günü müsavi olan ziyandadır” buyurulmuştur ki ahirete yönelik olan değerlerimiz açısından iki günlük eşitliğin ziyan olduğu kastedilmektedir. Öyleyse bizler de son nefesimize kadar sayısız nimetlerle bizlere ihsanda bulunan Allah Teâlâ’ya karşı kulluk görevlerimizi yerine getirelim. Yüce Kitabımızı okuyarak ve dinleyerek elde ettiğimiz kazanımları, ahlakî güzelliğimizi Ramazandan sonra da devam ettirelim. İbadet, sadaka, güzel davranışlar ve tövbe ile arındırdığımız gönüllerimizi tekrar günahlarla kirletmeyelim.
Sevgili Peygamberimiz, Allah’ın en çok sevdiği ibadetin, az da olsa devamlı yapılan ibadet olduğunu bildirmiştir. Bu bakımdan, bu ayda yerine getirmeye özen gösterdiğimiz ibadetlerimizi ve kazandığımız güzellikleri, Ramazan’dan sonra da hayatımızın her anını kuşatacak şekilde devam ettirelim. Terk ettiğimiz kötü alışkanlıklara, günahlara tekrar geri dönmeyelim. Yoksa bunların bir süreliğine terk edilmiş olması çok fazla anlamlı olmaz. Ramazan-ı Şerif’e gösterdiğimiz saygıdan dolayı birtakım kötü alışkanlıkların terk edilmesi ne kadar sevindirici ise Ramazan bitince günahlara ve kötülüklere tekrar dönülmesi de o kadar üzücü olur. Unutmayalım ki Yüce Allah bizleri kendisine kul olarak yaratmıştır. Bu kulluğun hayat boyunca sürdürülmesi ve son nefesin iman ile verilmesi bizler için en mühim meseledir.
Hz. Ali ölüm döşeğinde çocuklarına şöyle vasiyet etmiştir:“…Namazınıza devam edin. Çünkü o, dininizin direğidir. Rabb’inizin evinden uzak durmayın. Issız kalmasın. Hayatta bulunduğunuz sürece mescitleri ziyaret edin. Ramazan ayına dikkat edin. Çünkü o ayda tutulan oruç, Cehennem ateşine karşı bir kalkandır. Zekâtınızı verin. Çünkü zekât, bizi Allah’ın gazabından korur. Yoksullara ve düşkünlere yardımcı olun, onları geçiminize ortak edin. Allah yolunda mallarınız ve canlarınızla cihat edin. İyilik ve takva üzere yardımlaşın. Günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Hayatınız boyunca Allah’a karşı gelmekten sakının. (Taberî, Tarih, C 6, s. 62). Rabbim bizleri ibadetlerine devam eden, ibadetle hayatını ihya eden kullarından eylesin! Rabbim ömrümüzü Ramazan, Ramazanı da ömür kılmayı bizlere lütfetsin!
Burdur İl Müftülüğü Köşe Yazısı