EŞLERİN KARŞILIKLI HAK VE SORUMLULUKLARI

Yüce Allah kainatta her şeyi erkekli ve dişili olarak çift yaratmıştır. Konuyla ilgili ayeti-i kerimede: “Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli-dişili) iki eş yarattık.” buyurulmaktadır (Zariyat, 51/49). İnsan da aynı kanun gereği çift olarak erkekli ve dişili yaratılmıştır. İlk insan ve ilk peygamber Adem (a.s.)ı, topraktan yaratan Cenab-ı Hak aynı özden eşi Havva validemizi yaratmıştır. İnsan neslinin devamını ve meşru bir şekilde çoğalmasını sağlamak için nikahla evlenme emredilmiş; fıtrata ve ahlaka aykırı; nesle, nefse ve sosyal hayata zararlı olan nikahsız birliktelikler haram kılınmıştır.
Ana babaya, velilere evlenme çağına giren bekarların evlendirilmelerini emreden Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Sizden bekar olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır” (Nur: 24/32) Konuyla ilgili bir başka ayet ise şöyledir: “Kendileriyle huzur bulasınız diye size kendi (cinsi)nizden eşler yaratması ve aranıza bir sevgi ve merhamet vermesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir” (Rum 30/21).
Yüce Allah kadın ve erkeğin aralarına bir sevgi, merhamet ve acıma duygusu vermiştir. Evlenmeyi emreden Yüce Allah, evliliğin zorluklarına tahammül edebilmeleri için aralarında sevgiyi ve merhameti de yaratmış, böylece hayatı eşler için yaşanılır hale getirmiştir. İnsan olarak yaratılma ve Allah’a karşı sorumlu olma bakımından kadınla erkek arasında fark gözetmeyen İslam kadına annelik, erkeğe de babalık görevi vermiş ve aile düzenini yürümesi için eşlere verilen rollerin bizatihi bir üstünlük sebebi olmadığını, üstünlüğün takvada olduğunu bildirmiştir.
İnsanın yaratılışı itibariyle eşe ihtiyacı vardır. İnsanın sıcak bir yuvaya, hayatını birlikte geçirileceği bir eşe, sahip olacakları çocuklara fıtrat gereği muhtaç olduğu açık bir gerçektir. Evlilik bir hayat arkadaşlığıdır. Hayatın sayısız zorlukları, bu birlik sayesinde daha kolay aşılabilir. Eşlerin, zorlukları aşma mücadelesinde birbirlerine maddi ve manevi olarak destek verdikleri oranda bu alandaki başarıları da artacaktır.
Bir aile yuvası çatısı altında buluşan eşler, evlendikleri andan itibaren karşılıklı bir takım hak ve sorumluluklar altına girerler. Kur’anda Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: “... Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır. Ancak erkekler bu haklarda kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler. Allah azizdir. Hakimdir.” (Bakara 2/228) Peygamber Efendimiz de veda haccında eşlerin haklarıyla ilgili şöyle buyurmuşlardı: “(Ey erkekler) Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız olduğu gibi kadınlarınız da sizin üzerinizde hakları vardır.” (Tirmizî, Tefsir, 10. V, 274)
Hemen belirtelim ki insan ve müslüman olmaktan dolayı sahip oldukları haklar zaten başta gelmektedir. Yani müslüman müslümanın din kardeşidir. Ona zulmetmez, ona yalan söylemez, hile yapmaz, haksızlık etmez, zarar vermez, kalbini kırmaz, onu incitmez, güler yüzle ve tatlı dille mukabele eder, saygısızlık yapmaz, sevinciyle sevinir, üzüntüsünü paylaşır. İhtiyacı olduğunda yardımına koşar. Bu İslami tavsiyelerin eşler arasında en ileri seviyede hayata geçirilmesi gerekir. Bu genel esasların yanında eşlerin karşılıklı özel hak ve görevlerini kısaca şöyle özetleyebiliriz:
Eşler, birbirlerinden son derece emin olmalı ve birbirlerine güvenmelidirler. Birbirlerinden saklı gizli bir işleri olmamalıdır. Zira onlar hayatı paylaşan iki ortaktırlar. Ortaklar ne kadar dürüst olurlarsa Allah onlara yardım eder. Hilekarların ortağı şeytandır. İhlaslı, samimi ve dürüst olan, birbirlerine hayır ve sabır tavsiyesinde bulunan, hayatın acı tatlı günlerini paylaşabilen birer çift olmaları gerekmektedir.
Eşler arasında karşılıklı sevgi ve saygı bulunmalıdır. Taraflardan birinin, diğerine saygı duymadığı, sevgi beslemediği evlilik, ya tuzsuz bir yemek gibi tat vermez, ya da günün birinde sona erer.
Aile yuvasına karşılıklı iyi niyet ve iyi davranış hâkim olmalıdır. Yüce Allah Kur’anda: “Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür” buyurmaktadır (Bakara 2/237).
Erkek, eşiyle iyi geçinmeli, sinirli, hırçın ve kırıcı olmamalıdır. Kur’anda: “Onlarla iyi geçinin” (Nisa: 4/19) buyurulmaktadır. Ayette, aile yuvasının devamını sağlayacak temel prensibi getirmektedir. Erkekler eşleri ile iyi geçinecekler, bunun için uygun ortamı hazırlayacaklardır. Eşin, mizacı, ruhi yapısı ve karakteri dikkate alınmalıdır. Erkek, her şeyden önce eşine bir insan olması açısından bakmalı, onun; aile yuvasının temelini oluşturan iki t emel unsurdan biri olduğu hatırından çıkarmamalıdır. “-Ey Allah'ın Elçisi! kadınların erkekler üzerindeki hakları nelerdir?” sorusuna; Peygamberimi (s.a.v.) “Yediğinden yedirmesi, giydiğinden giydirmesi (kadının kocası üzerindeki hakkıdır.) Sakın (eşinin)yüzüne vurmasın, ona kötü muamelede bulunmasın, evin dışında onu terk etmesin” (İbn Mace, Nikah 3, I, 594) cevabını vermiştir.
Eşler, imkanları ölçüsünde, birbirinin bilgi ve kültür düzeyinin yükselmesi için gayret sarf etmelidir. Özellikle dini konularda eşlerin kendilerine yeter hale gelmeleri önemlidir. Bunun gerçekleşmesi için günün şartlarına göre neler yapmak gerekiyorsa o yapılmalı, asla ihmalkar davranmamalıdır. İlim olmadan sâlih amel işlenemez, doğru karar verilemez. Dünya için de ahiret için de bilgi temel ihtiyaçtır.
Eşler birbirini maddi ve manevi her türlü kötülüğe, olumsuzluğa, fesada karşı korumalı, ailenin şeref ve haysiyetini koruyucu tedbirleri almalıdır. Yüce Allah “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” buyurulmaktadır. (Tahrim : 66/6)
Erkek, aile fertleri arasında, yeme, içme, mesken, giyim, kuşam gibi her konuda ayrım yapmamalı, adil olmalıdır. Peygamber efendimiz (a.s.) bir hadisinde, “Sizin hayırlınız ailesi (eşi) için hayırlı olanınızdır. Ben ailem için hayırlıyım.” (İbn Mâce, Nikah, 50, I, 636.) buyurmuştur.
Eşler birbirinin gizli sırlarını ifşa etmemelidir. Zira eşlerin birbirlerine karşı en emin ve en güvenilir kişiler olmaları gerekir. Sırrın ifşasını Peygamberimiz (a.s.), şer olarak nitelemiştir: "Şüphesiz ki Kıyamet günü, Allah'ın en çok ehemmiyet vereceği emanet, kadın - koca arasındaki emanettir. Kadınla koca birbiriyle içli dışlı olduktan sonra, hanımının sırlarını erkeğin etrafa yayması o gün en büyük ihanettir." (Müslim, Nikâh 124, II, 1061)
Allah’a isyana, günaha teşvik etmediği müddetçe eşler birbirinin meşru ve mubah olan istek ve arzularına karşı duyarlı olmalıdır. Birbirini dinlemeye, anlamaya ve beklentilerini karşılamaya gayret etmelidir.
Netice itibariyle, dinimizde evlenme emredilmiş, teşvik edilmiş, evlenmenin kolaylaştırılması tavsiye edilmiştir. Nişan, nikah ve düğün törenlerinde gösteriş ve israftan kaçınılması tavsiye edilmiştir. Eşlerin birbirlerine karşı hak ve sorumlulukları açıklanmış, bu kurallara uyulduğu takdirde sağlıklı bir aile yuvasının kurulup devam edeceği ortaya konmuştur.
Burdur İl Müftülüğü Köşe Yazısı