DÜNYEVÎLEŞME ÇAĞINDA KÂMİL MÜMİN OLMAK

Kâmil müminliğe ulaşmak, hem bireysel çaba hem de toplumsal yapıların desteklenmesiyle mümkün olan uzun soluklu bir süreçtir. Gerçekçi bir yaklaşımla, bireylerin içsel muhasebe yapması, kendilerini sürekli yenilemesi ve toplumsal ortamın da bu değerlere uygun şekilde düzenlenmesi gerekir. Kur’an-ı Kerim’de kâmil müminin özellikleri çeşitli ayetlerde detaylı olarak anlatılmıştır. Sadece Müminûn Suresi’nin ilk dokuz ayeti bile müminin hem ibadet hem de ahlaki açıdan nasıl bir karaktere sahip olması gerektiğini ana hatlarıyla belirlemek için yeterlidir.
“Müminler kesinlikle kurtuluşa ermiştir; Ki onlar, namazlarında derin bir saygı hali yaşarlar; Anlamsız, yararsız söz ve davranışlardan uzak dururlar; Zekâtı verirler; İffetlerini korurlar; Sadece eşleriyle veya ellerinin altında olanlarla (câriyelerle) yetinirler, bundan dolayı da kınanacak değillerdir. Ama her kim bunun ötesine geçmek isterse işte haddi aşanlar onlardır. Yine o müminler emanetlerine ve ahitlerine sadakat gösterirler; Namazlarını titizlikle eda ederler.” (Mü’minûn 1-9)
Bunlar ve diğer birçok ayet açık seçik hakikati ortaya koyarken ve hadisler de bu ayetleri destekliyor ve açıklıyorken neden günümüzde kâmil mümin olmada, kâmil mümini bulmada sıkıntı yaşıyoruz? Kuran ayı ramazanda kendimize cesur bir şekilde bu soruyu sormalı ve kendimizi sîgaya çekmeliyiz.
Günümüzde birçok insan, dini hayatı sadece belli ibadetlerle sınırlı görüyor ve dinin hayattaki bütün alanlara yön veren bir rehber olduğunu unutuyor. Dünyevîleşmenin (sekülerleşmenin) etkisiyle insanlar ibadetlerini ikinci plana atabiliyor, Allah’ın emir ve yasaklarını göz ardı edebiliyor. Kâmil mümin olabilmek için imanımızı sürekli diri tutmalı, dini değerlerimize sahip çıkmalıyız.
Sosyal medya, televizyon, internet ve oyunlar, insanların vaktini kontrolsüzce tüketmesine neden olabiliyor. Müminûn Suresi’nde müminlerin “boş ve faydasız şeylerden yüz çevirdiği” belirtilirken, günümüzde gereksiz içerikler insanları meşgul ederek ibadetten ve tefekkürden uzaklaştırabiliyor. Bilinçli bir mümin, zamanını hayırlı işlerle değerlendirmelidir.
Namaz kılmak, oruç tutmak gibi ibadetler birçok kişi için bir alışkanlık haline gelebiliyor ve huşu kaybolabiliyor. Müminûn Suresi’nde namazın huşu ile -derin bir saygı hali ile- kılınması gerektiği belirtilmiştir. Ancak günümüzde namazı sadece bir görev gibi yerine getirme anlayışı yaygınlaşabiliyor. Kâmil mümin olmak için ibadetlerimizi bilinçli ve gönülden yapmalıyız.
Modern yaşamın sunduğu fırsatlar ve hızla değişen ekonomik sistem, insanları helal ve haram konularında duyarsızlaştırabiliyor. Faiz, haksız kazanç, rüşvet gibi haramlar normalleştirilebiliyor. Oysa gerçek bir mümin, kazancının ve tüketiminin helal olmasına dikkat eder.
Toplumda ahlaki değerlerin zayıflaması, kâmil mümin olmanın önündeki büyük engellerden biridir. Yalan, iftira, gıybet, haset ve bencillik gibi kötü huylar yaygınlaşmaktadır. Oysa İslam, mümini güvenilir, adaletli ve merhametli bir insan olmaya çağırır.
Kapitalist sistem insanları daha çok kazanmaya, daha çok harcamaya teşvik ediyor. İnsanlar daha iyi bir hayat standardı için dünya işlerine aşırı yönelerek ahireti ihmal edebiliyorlar. Oysa kâmil mümin, dünya ile ahiret arasında bir denge kurar.
Aile, İslam toplumunun temel taşıdır. Ancak günümüzde aile bağları zayıflıyor, boşanmalar artıyor ve insanlar bireyselleşiyor. Aile içinde dini eğitimin azalması, çocukların İslam ahlakı ile yetişmesini zorlaştırıyor. Müminler olarak ailelerimizi sağlam tutmalı ve evlatlarımızı güzel ahlakla yetiştirmeliyiz.
Nefis, insanı kötülüğe sürükleyebilir. Dünyevî hırslar, şehvet, kibir, gösteriş gibi duygular mümini zayıflatabilir. Şeytan da vesveseleriyle insanı ibadetten ve güzel ahlaktan uzaklaştırmaya çalışır. Mümin, nefsini terbiye etmeli ve sürekli kendini muhasebe etmelidir.
Modern dünya, bireyleri “özgürlük” adı altında İslami değerlerden uzaklaştıran yaşam tarzlarına yönlendirebiliyor. Moda, eğlence sektörü, popüler kültür gibi unsurlar, haramları normalleştirme çabasında. Kâmil mümin, toplumun dayattığı yanlış normlara değil, Allah’ın emirlerine göre yaşamını düzenler.
Kâmil müminliğe ulaşmak için hem bireysel hem de toplumsal düzeyde atılacak adımlar, birbirini tamamlayan unsurlardır. Bireyler, içsel muhasebe, ibadet ve ahlaki mücadele yoluyla kendilerini geliştirmeli; toplumsal yapı ise aileden başlayarak eğitim, sosyal dayanışma ve etik değerler üzerine inşa edilmelidir. Bu bütüncül yaklaşım, modern dünyanın getirdiği zorluklar karşısında kâmil müminlik ideallerine ulaşmayı daha gerçekçi kılacaktır.
Her birimizin bu yolda sorumluluk alması, hem kendi hayatımızda hem de yaşadığımız toplumda İslam’ın güzelliklerini ve derinliğini yaşatmamız için büyük önem taşır.
Rabbimiz, bireysel çabalarımızı ve toplumsal dayanışmalarımızı bereketlendirsin, bizi kâmil müminlerden olmak için çabalayan ve başarılı olup Firdevs cennetini hak edenlerden eylesin.
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Burdur İl Müftülüğü