BİDAT VE HURAFELER

Hurafe kelimesi, mantıki tabanı olmayan, gerçek hayatla ilişkisi bulunmayan inanç ve uygulamalar, iyilik veya kötülük getirebileceğine inanılan kuvvetler için kullanılır. Genellikle sihir, büyü ve bunların ürünü olan objelerle alakalı inançlar da hurafe terimiyle ifade edilir.
Geleneksel olarak hâkim dinler tarafından kendilerinden önceki genel kabul görmemiş inanç ve davranışlar için kullanılan hurafe, bu özelliğiyle izafi bir tabir olup objektif anlamda kullanılması zordur. Bu açıdan meseleye yaklaştığımızda İslam’a göre hurafe, Kur’an ve sünnet gibi dinin asli kaynaklarında yer almadığı hâlde farklı din ve kültürlerin bazı ritüel, ayin ve uygulamalarının sanki İslam’ın bir kabulüymüş gibi benimsenmesidir.
Hurafe genellikle bidat kavramı ile birlikte kullanılır. Bununla birlikte bidatler, din dairesi içerisinde görülen ve yabancı kültürlere dayanmayan kimi yanlış uygulama ve inançlar için kullanılırken hurafe kavramı ise genellikle farklı dinî ve kültürel uygulamalara dayanan yanlış uygulama ve inançlar için kullanılmaktadır.
İslam dini Mekke ve Medine merkezli olarak ortaya çıktığı hâlde çok kısa bir süre içerisinde farklı coğrafyalarda yayılma imkânı bulmuştur. Bunun bir neticesi olarak da İslam toplumu farklı kültürel ve dinî unsurlarla karşılaşma ve bir arada yaşama tecrübesine sahip olmuştur. Bu dönemde İslam toplumu, diğer din ve kültürlerin bazı inanç ve uygulamalarının etkisinde kalabilmiştir. Bununla birlikte günümüzle kıyaslandığında OrtaÇağ’daki kültürler arası etkileşimin çok daha sınırlı olduğunu söylemek mümkündür. Zira modern dönemde, içinde yaşadığımız dünya global bir köy olarak tanımlanmaktadır. Öyle ki günümüz dünyasında farklı kültürel çevrelere ulaşmak ve onlarla iç içe yaşamak hiç olmadığı kadar kolaylaşmış ve yaygınlaşmıştır. Sosyal medya aracılığıyla dünyanın en ücra köşesinde yaşayan ilkel bir kabiledeki bir olay bile kısa sürede bütün dünyada duyulabilmektedir. Haber ve bilgiye ulaşmada sağlanan bu ileri aşama, ister istemez kültürler arası etkileşimi de hızlandırmıştır. Öte yandan dünyamız, bu hızlı değişime bağlı olarak tarihin en büyük göçlerinden birisine maruz kalmakta, gelişmemiş bölgelerdeki insanlar daha gelişmiş Batılı devletlere doğru intikal etmektedir. Bu büyük çaplı yer değiştirmeler de kültürler arası etkileşim ve değişimi hızlandırmaktadır.
Günümüz toplumlarındaki bu sıcak kültürel iletişim, değişim ve göç olgusu, doğal olarak farklı kültürlerin kaynaştığı ve harmanlandığı yeni sosyal çevrelerin ortaya çıkması neticesini doğurmuştur. Bu sosyal hareketlilikten dinlerin de etkilenmesi kaçınılmazdı. Yeni durumun din alanında ortaya çıkardığı belki de en dikkat çekici sonuç, yeni dinî hareketlerin ortaya çıkması olmuştur. Bu yeni dinî hareketler farklı kültürel unsurlardan beslenerek geleneksel dinî gruplara ve anlayışlara muhalif dinî söylemler geliştirmeye başlamışlardır. Bunların en önemli özelliklerinden birisi de farklı kültürel unsurların bir arada sunulduğu eklektik yapılar olmalarıdır. Bir başka ifadeyle modern dönemin yeni hurafelerinin üretildiği ana merkezler olmalarıdır.
Günümüz Türkiye’sinde yeni hurafeler
Modern dönemin şartları, İslam âleminde ve ülkemizde dinî gruplar üzerinde birtakım yeni neticelerin ortaya çıkmasını beraberinde getirmiştir. Geçmişle kıyaslandığında bireysel kimliği ön plana çıkmış, grup ya da cemaat aidiyeti daha zayıf yeni bir insan ortaya çıkmıştır. Bu “yeni insan”, bir taraftan dinî ihtiyaçlarına yeterince cevap vermediğini düşündüğü kurumsal dindarlığa karşı çıkarken diğer yandan dine de tamamen bigâne kalamamıştır. Bu şartlar altında o, kendi din anlayışını oluşturma çabası içerisine girmiştir. Diğer yandan kurumsal dinî yapıların ve anlayışların bu yeni insanın ihtiyaçlarına cevap verme noktasında yetersiz kaldığını düşünen bazı kişiler ihtiyaca cevap verip bunu bir kazanca dönüştürme noktasında ön almaya başlamışlardır. Tam da bu noktada karşımıza yeni bir hurafe alanı çıkmıştır. İslam tasavvufunun kimi söylem ve uygulamaları ile Uzak Doğu dinlerinin bazı ayin ve uygulamalarının modern kimya, fizik ve benzeri bilimlerden de destek alınarak harmanlandığı senkretik bir din anlayışı model olarak sunulmaya başlanmıştır.
Kökeni bâtıni yorum geleneğine dayanan bu yeni spiritüalist akım, dinin ana kaynakları olan Kur’an ve sünneti kuralsız ve keyfî yorumlarla kendi anlayışlarına payanda yapmaktadır. Bunlar özellikle sufi çevrelerde zaman zaman kabul görmüş bazı hurafeleri devam ettirmekte beis görmemektedirler. Öte yandan Uzak Doğu dinî geleneklerinin reiki,yoga, kundalini gibi bazı uygulama ve anlayışları bu yeni din yorumunun modern hurafeleri olarak öne çıkmaktadır. Böylece İslam toplumunun tarihsel tecrübesinde yaygın olarak yer bulmuş kimi hurafelere modern versiyonlarının da bolca eklendiği yeni bir İslam anlayışı geliştirilmeye çalışılmaktadır. Aslında bu yeni yorum o kadar metinden bağımsız ve keyfî hareket etmektedir ki âdeta her spiritüalist bireyin kendine ait yeni bir din anlayışı ortaya çıkmaktadır.
Hurafelerin her çağ ve dönemde, her toplum ve kesimde, her din ve inançta yer bulduğu göz
önüne alındığında ne denli yaygınlık kazandığı daha iyi anlaşılacaktır. Bu husus modern çağımız için de geçerlidir. Şöyle ki küreselleşme ile büyük bir köy hâline gelen dünyada yerellik özgünlüğünü ve özelliğini kaybetmeye başladı. Bu gelişmeden yerel anlayışa dayalı hurafeler de payını aldı. Birçok hurafe, geçmişin sosyokültürel ortamında kaldı. Bu doğrultuda özellikle teknolojik gelişmeler içerisinde büyüyen çocuklar ve yetişmiş gençler, büyüklerinin inandıkları birçok hurafeye inanmamaya ve hurafelere inanan büyüklerine karşı çıkmaya, onları suçlamaya başladı. Bu durum küreselleşmenin ve modernleşmenin doğal bir sonucu oldu. Ancak bu nesil, büyüklerinin sahip çıktığı hurafelere karşı çıkmakla birlikte kendi hurafelerini de oluşturdu. Bu modern ve küresel hurafeler, ana tema itibarıyla geçmiştekilerin sahiplendiklerinden başka bir şey değildi. Şöyle ki teknoloji ve dijital dünyaya entegre olan, erken yaşlardan beri onlarla haşir neşir olan ve modern teknolojiyle birlikte büyüyen günümüz çocuklarının izledikleri başta çizgi filmler; ağırlıklı olarak büyü, sihir, hayalî güçler, insanüstü ve doğaüstü varlıklar tamamen hurafelere endeksli animeler ve animasyonlardan oluşmaktadır.
Öte yandan günümüzde en çok izlenen filmler arasında yer alan bilim kurgu, fantezi, supernatural, fantastik edebiyat ve benzeri türler, çoğunlukla hurafe içeren filmlerdir. Nitekim son yıllarda en fazla izlenen filmler arasında dünya dışı varlıklar gibi bilimkurgu, hayalet, cadı, vampir, zombi, hortlak, büyücü ve cin gibi temaları içeren korku filmleri ve sihir, büyü, uğursuzluk ve olağanüstü güçlerin yer aldığı animasyonlar gelmektedir. Söz konusu hurafelerin bu filmlerde önemli bir yeri olduğu görülmektedir.
Sonuç olarak hurafeler, eski zamanlardan itibaren her çağın kültürel yapısı doğrultusunda
varlığını güçlü bir şekilde sürdürmektedir. Günümüz modern toplumlarında da bu söz konusudur. Falcılık, büyücülük, cincilik, medyumluk, kâhinlik gibi hurafeler önemsenmeyecek bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Hurafeler, dinle kalbî ve fiilî bir bağlantısı olmayan, ilgilenmeyen ve hatta karşı çıkan kesimlerde yoğun ilgi odağı olmaktadır. Bu durum hurafelerin, sadece dinle ilgili ve dindar kesimde olmadığının göstergesidir. Bir sosyokültürel sorun olan hurafeler, dinî alanda da kendisine yer bulmaya çalışmış, Kur’an ve Hz. Peygamber karşı çıkmasına rağmen bazı inananlar tarafından benimsenir hâle gelmiştir. Bu ise tevhid eksenli dinî İslami inancın özündeki duruluğu bulandırmaktadır.
BURDUR İL MÜFTÜLÜĞÜ-KÖŞE YAZISI