Flaş Haber Yeni

2023 DEPREMİ DESTANI

2023 DEPREMİ DESTANI

Acının 2. Yıldönümü…

-6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ve Elbistan’da meydana gelen, on ili kapsayan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki depremde hayatını kaybeden on binlerce insanımızın anısına-

Altı Şubat günü kara geceden

Doğduğuna pişman bir güneş kaldı

Deprem alev alev çıktı bacadan

Binlerce ocakta kor ateş kaldı

*

Bostana mihrican vurmuşçasına

Memlekete kıran girmişçesine

Son anda fark edip durmuşçasına

Mahşer meydanına bir karış kaldı

*

Gece Pazarcık’ta faylar kırıldı

Yıllardır gerilen yaylar kırıldı

Şehirler yıkıldı köyler kırıldı

Ne bir açık kapı ne giriş kaldı

*

Daha ilk depremin gelmeden ardı

Öğleni geçerken bir daha vurdu

İbre yedi nokta altıda durdu

Akrep yelkovana takılmış kaldı

*

Hayaller kurarken yarın üstüne

Bir de deprem vurdu karın üstüne

Katlandı zor geldi zorun üstüne

Geriye çıkmadık bir savaş kaldı

*

Binboğa Beydağı kardan bembeyaz

Bir yandan zelzele bir yandan ayaz

Dışarıda soğuk binlerce enkaz

Asırlara bedel bekleyiş kaldı

*

Semayı örterken ölümden perde

Maraş’tan bir figan koptu seherde

Aklın durup sözün bittiği yerde

Bize dövmek için dertli döş kaldı

*

Tarihte var m’ola böyle felaket

Duyanlar sandı ki koptu kıyamet

Bir dak’kada çöktü tam on vilayet

Ne kaçacak yollar ne çıkış kaldı

*

Yılan oldu demir raylar kıvrıldı

Viyadükler çöktü köprü devrildi

Arabalar sağa sola savruldu

Ne tren ne otobüs ne dolmuş kaldı

*

Devirdi ne varsa ayakta duran

Görkemli evleri eyledi viran

Bir hayalet şehre döndü Elbistan

Ne Afşin ne Göksun ne Maraş kaldı

*

Ozanlar diyarı Maraş’ın hâli

Gören her yüreği ediyor deli

Karakoç gücenmiş yazmıyor eli

Mahzuni’den acı bir deyiş kaldı

*

Azrail bir pazar kurmuş kabala

Antep -Sarıkamış, Hatay -Kerbela

Malatya’dan arşa bir acı sela

Kilis’te Allah’a yakarış kaldı

*

Haritadan sildi Hatay şehrini

Antakya içine atar kahrını

Ağıtlar taşırır Asi nehrini

Önünde ne engel ne yokuş kaldı

*

İskenderun yandı liman içinde

Kırıkhan ve Defne duman içinde

Umutlar tükendi zaman içinde

Kaldıysa mucize kurtuluş kaldı

*

Geçmek bilmeyen o yüz saniyede

Nurdağı da battı Islahiye de

Adıyaman Urfa Osmaniye’de

Ne sağlam bir duvar ne de taş kaldı

*

Elazığ’dan tutun Diyarbakır’a

Yarıldı tarlalar döndü çukura

İşçiden memura toktan fakire

Şehirlerden köye bir yarış kaldı

*

Acıyla gördü ki bütün Adana

Çürüğün makyajı sıva badana

Malzemeden çalıp inkar edene

Milletçe edilen bir kargış kaldı

*

İnsanlar kalırken başbaşa Hak’la

Gölbaşı’nın farkı yoktu Nurhak’la

Bazı fotoğraflar kazındı akla

Onlardan şöyle bir derleyiş kaldı

*

Binalar dikmişler bin bir hileyle

Meğer farkı yokmuş kumdan kaleyle

Yerle yeksan oldu bu zelzeleyle

Ne kolon ne sütun ne kiriş kaldı

*

Enkaz sahne oyun hayat piyesi

Başlamadan bitmiş aşk hikâyesi

Yerde yırtık düğün davetiyesi

Takılacak altın ve gümüş kaldı

*

Yavrunun üstüne yıkılmış duvar

Anası ağlıyor oy havar havar

Savaş meydanını andırır civar

Ne sağlam kol bacak ne de baş kaldı

*

Bir gelin koymuşlar köy konağına

Saçları dökülmüş al yanağına

Gözleri dönerken kan çanağına

Dünyayı o gözle son görüş kaldı

*

Babası elinden tutmuş kızının

Altında can vermiş ev enkazının

Tarifi mümkün mü böyle sızının

Ne dizde derman ne gözde yaş kaldı

*

Kesilince yükü çeken kolonlar

Üst üste yapışmış koca salonlar

Bir törenden arda süslü balonlar

Aynı gün kapanan açılış kaldı

*

Bir çocuk yüzünde yüz yıllık çile

Anlatsa derdini dökse de dile

Terk-i dünya etmiş bütün aile

Ne ana ne bacı ne gardaş kaldı

*

Herkes korktu nefes alamaz oldu

Evinin yanına gelemez oldu

Koyun kuzusunu bulamaz oldu

Eşini kaybeden nice eş kaldı

*

Bir evdeki sazın kopmuş telleri

Bir bebeğin gece donmuş elleri

Ulaşılmaz karlı köyün yolları

Depremin üstüne kara kış kaldı

*

Bir köyde asırlık zeytin ağacı

İkiye ayırmış depremin gücü

Zalim felek söyle bu neyin öcü

Ne bir dalda çiçek ne yemiş kaldı

*

Toprak doyurur mu gözü açları

Onlara güvenmek bütün suçları

Bir kızın yarıktan sarkar saçları

İçerde kara göz kara kaş kaldı

*

Kurtarılmak için beklerken canlar

Her yandan seferber oldu insanlar

Göçükten biri sağ çıktığı anlar

Her yüzde hüzünlü bir gülüş kaldı

*

El uzatmak için bir cana daha

Ekipler dağıldı her güzergâha

Askerden polise doktor cerraha

Uykusuz günlerce koşturuş kaldı

*

Gönüllü insanlar verip el ele

Yardıma koştular heyecan ile

Şikayet etmeden bir tek gün bile

Fedakar ve candan bir duruş kaldı

*

Kör düğüm olmuşken dertler yumağı

Server’le yetişti gardaş kömeği

Bir maşına vurup yorgan döşeği

Sınırları aşan bir geliş kaldı

*

Çıkarılsın diye canlı bebekler

Kediler enkazın başını bekler

Yol gösterdi karda cipe köpekler

Yuvası bozulmuş nice kuş kaldı

*

Üst üste yığıldı cansız bedenler

Asırlık çınarlar taze fidanlar

Arşı ağlatıyor feryat edenler

Semada bir dertli haykırış kaldı

*

Kendince şanslıydı kefen bulanlar

Ölüsünü olsun teslim alanlar

Bir yanda acıyla saç baş yolanlar

Bir yanda sessizce ağlayış kaldı

*

Sarıp kefen diye eski bir çula

Cenaze taşındı mobilet ile

Dünyanın kıymeti düştü bir pula

Alacak ne lira ne kuruş kaldı

*

Kepçeyle dozerle mezar kazdılar

Ölüleri sıra sıra dizdiler

Ad yerine birer sayı yazdılar

Mezar başlarında isim boş kaldı

*

Tarlalara bir bir cızı çekildi

Açılan cızıya insan ekildi

Başlarına birer tahta çakıldı

Viran evlerinde bir baykuş kaldı

*

Ölen nüfus elli bini aşıyor

Her dönüme beş yüz mezar düşüyor

Geride kalanlar sanman yaşıyor

Gönüller acıyla hep sarhoş kaldı

*

Tablo tarif olmaz hiçbir şekilde

Vali de kahroldu halk da vekil de

Korkuyla sarılan bir de akılda

Bir kedi bir köpek arkadaş kaldı

*

Artçılar sarsarken ardı ardına

Kurtulanlar düştü çadır derdine

Çadır kentler benzer yörük yurduna

Ortak kazanlarda pişen aş kaldı

*

Şehirler boşaldı kaçarcasına

Kervanla yaylaya göçercesine

Vefasız güzelden geçercesine

Sıra sıra küskün bir gidiş kaldı

*

Acılar katlandı geçtikçe günler

Başka şehirlere gitti sürgünler

Ağıtla yapıldı toylar düğünler

Ne halay ne türkü söyleyiş kaldı

*

Sığınacak bir yer ararken fertler

Geçici ev oldu oteller yurtlar

Toplandı üst üste yığıldı dertler

Umudu umuda bağlayış kaldı

*

Ateş ki yakıyor düştüğü yeri

Elbet bir gün döner bu kervan geri

Ev olmaz insana elin evleri

Şimdi memleketi özleyiş kaldı

*

Kanuna nizama uymayanların

Aç gözü bir türlü doymayanların

Bu depremde bile aymayanların

Yüzüne topluca tükürüş kaldı

*

Allah’tan korkmayan arsız tiplere

Sıfatı karanlık nursuz tiplere

Malzemeden çalan hırsız tiplere

Sonucu ölümcül aldanış kaldı

*

Bilinmez ne zaman ders alınacak

Bilimin kıymeti tam bilinecek

Kader deyip böyle mi ölünecek

Ne millette umut ne barış kaldı

*

Türk milleti sağken bu memlekette

Bunun da altından kalkar elbette

Liyakati hakim kılıp devlette

Köklerden yeniden diriliş kaldı

*

Mülkî’den vesika kalsın bu destan

Bu millet kurtulsun acıdan yastan

Türkiye yeniden olsun gülistan

Şimdi yapılacak asıl iş kaldı

*

Aslan AVŞARBEY (Mülkî)

21.03.2023-Kocaeli