MARMARA DENİZİ’NDE ZEHİRLİ PUSULA DENİZANASI GÖRÜLMEYE BAŞLADI
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, zehirli bir tür olan pusula denizanasının mevsim itibarıyla Marmara Denizi’nde görülmeye başladığını söyledi.
Denizanalarının akıntılarla sürüklendiğini ifade eden Okyar, özellikle koy ve körfezlerde dikkatli olunması gerektiği görüşünde.
Bilimsel adı chrysaora hysoscella... Ana vatanı Atlantik Okyanusu olsa da pusula denizanaları çeşitli etkenlerle artık Türk sahillerinde de görülüyor.
Akdeniz’de görülen bir türdü. İç deniz olan Marmara Denizi’nde ise ilk kez 2000 yılında tespit edildi. O tarihten bu yana da belli dönemlerde kendisini göstermeyi sürdürüyor.
Zehirli özelliğe sahip bir tür olduğundan deniz sezonunun açılmasıyla insanlar için de risk taşıyor.
İzmit, Erdek, Bandırma ve Gemlik Körfezi, İstanbul'da Sarıyer, Arnavutköy, Beşiktaş ve Yenikapı sahilleri genelde bu türlerin yoğun olarak görüldüğü alanlardır.
Koy ve körfezlerde daha çok görülüyor
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, Marmara Denizi’ndeki birçok noktadan pusula denizanası görüldüğüne dair bilgi ve fotoğraflar geldiğini söyleyerek dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle anlatıyor:
“Bu tür artık Marmara Denizi'nde yaygın bir tür. Denizanaları akıntılarla, rüzgarla veya dalgalarla taşınan canlılar. Bunlar balıklar gibi aktif hareket eden canlılar değil. Yani dalga veya akıntı bunu nereye sürüklerse o bölgede yoğun olarak görünür. Örneğin; poyraz ve lodos Marmara Denizi’nde bunların birikim alanları için baş faktördür.
Kıyısal alanlar, akıntı sisteminin bittiği koy ve körfezler bunların yoğun olarak görüldüğü bölgelerdir. Özellikle İzmit, Erdek, Bandırma ve Gemlik Körfezi, İstanbul'da Boğaz'da Sarıyer, Arnavutköy, Beşiktaş ve Yenikapı sahilleri genelde bu türlerin yoğun olarak görüldüğü alanlardır.”
Neden Marmara Denizi’ne kadar ulaştı?
Prof. Dr. Okyar pusula denizanalarının Türk sahillerine kadar gelebilmesinde en önemli faktörün küresel ısınma olduğunu belirtiyor. “Deniz suyundaki ısınmaya bağlı olarak yayılım alanını buraya kadar genişletti” diyor. İkinci bir faktör olarak da gemilerin balast sularını gösteriyor. Ancak hala kesin bir bilimsel verinin olmadığına da dikkat çekiyor.
Okyar, Marmara Denizi ekosisteminin pusula denizanalarının yaşamları için uygun koşullara sahip olduğunun altını da çiziyor. Yılın belli dönemlerinde bu türün baskın hale geçtiğinden bahsediyor.
“Pusula denizanası, Marmara Denizi'nde bahar ayı itibariyle görülmeye başlar. Yaz ortalarına hatta dönem dönem yaz sonuna kadar yayılım gösteriyor. Fakat ondan sonra görülme sıklığı azalıyor.”
Marmara Denizi ekosisteminin pusula denizanalarına uygun olmasının nedeni ise ne yazık ki kirlilik. Prof. Dr. Okyar bu durumu şu sözlerle anlatıyor:
“Tüm denizanaları organik kirlilik göstergesi olan türlerdir. Yani kirli bölgelerde daha baskın hale geçerler. Çünkü ekosistem onların faydasına evrilir.”
Karadeniz’e yayılma ihtimali var mı?
Pusula denizanasının Marmara Bölgesi'nin sahillerinde görülmesi, akıllara "Karadeniz’e de yayılır mı?" sorusunu getiriyor. Okyar bu soruya “Taşınabilir” diyerek yanıt veriyor ve şöyle açıklıyor:
“Çünkü bu türlerin taşınımında en önemli faktörler ya akıntı ya da gemilerin balast sularıdır. Eğer bu bir geminin balast suyuyla gelip Karadeniz'e boşaltılırsa doğal olarak Karadeniz'de görülme ihtimali son derece yüksek ki yakın tarihte zaten Kilyos bölgesinde varlığı tespit edildi.”
Temas halinde ne yapılmalı?
Pusula denizanası bildiğimiz türlere göre oldukça dikkat çekici bir görünüme sahip. Yani ayırt etmesi hiç de zor değil. “Kırmızımsı kahverengi, pas renginde bir rengi var. Üzerinde de V şeklinde çizgiler bulunmakta” diye anlatıyor Prof. Dr. Okyar.
Aynı zamanda tüm denizanalarında olduğu gibi bu türde de yakıcı hücreler var. Çünkü denizanaları beslenmek veya korunmak amacıyla vücutlarında yakıcı hücreler bulundururlar.
Bu hücrelere dokunduğunuzda içindeki zehri temas ettiği canlıya zerk eder. Beslenmek amacıyla canlıya temas ettiyse o canlı paralize olur ve pusula denizanası onunla beslenir. Peki insana dokunduysa ne olur? Sonrasında ne yapmak gerekir? Prof. Dr. Okyar anlatıyor:
“Bir insana dokunduysa cildin o bölgesinde tahriş söz konusu olur. Bu türün zehir etkisi bizim normalde Marmara Denizi'nde bulunan diğer türlere göre biraz daha etkili. Doğal olarak temas ettiğinizde kızarma, su toplama, kaşıntı ve acıyı belirgin bir şekilde yaşayabiliyorsunuz.
Diyelim denizde yüzerken temas ettik. Ne yapacağız? Kesinlikle denizden çıkıp hemen tatlı suyla yıkamıyoruz. Musluk suyuyla müdahale etmiyoruz.
İlk yapmamız gereken; yine deniz suyunu alıyoruz. Tahriş olan bölgeyi ilk önce nazik hareketlerle deniz suyu ile temizliyoruz. Sonrasında eğer temas edip de patlamamış hücreler oralarda kalmışsa, bir kredi kartı ile olabilir, o bölgeyi hafif kazıyoruz ama tahriş etmeden.
Sonrasında lokal anestezik bir krem sürebiliriz bölgedeki acıyı alması için. Ancak eğer acı devam ediyorsa mutlaka bir hastaneye gidilmeli.”
TRT HABER