YENİDEN REFAH PARTİSİ GENEL BAŞKANI ERBAKAN BURDUR’DA KONUŞTU
Genel Başkan Erbakan, “En az yüzde 70 maaş zammını asgari ücrete de, memura da, emekliye de yapmanız lazım. Bunu yaptığınız zaman bu, bugün asgari ücretin 5 bin lira seviyesine çıkması demektir” Dedi.
Yeniden Refah Partisi Burdur İl Başkanlığı 1. Olağan Kongresi, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın katılımıyla geçtiğimiz Pazar günü Öğretmenevi Konferans Salonunda yapıldı. Tek aday tek liste olarak gerçekleştirilen kongrede, Ercan Koğu İl Başkanlığı görevine seçildi. Yeniden Refah Partisi 1. Olağan Kongresine; Genel Başkan Dr. Fatih Erbakan, Genel Başkan Yardımcısı Naim Öztürk, Genel Merkez Gençlik Kolları Başkanı Melih Güner, Burdur İl Başkanı Ercan Koğu, Isparta İl Başkanı Erdal Koç, Muğla İl Başkanı Yılmaz Erçin, Kütahya İl Başkanı Osman Gezgin, Kocaeli İl Başkanı Mehmet Aras, Antalya İl Başkanı Atınç Korkmaz, Afyon İl Başkanı İbrahim Derviş Suna, Uşak İl Başkanı Erdoğan Çiloğlu, Eskişehir İl Başkanı Osman Manda, Çeşitli STK kuruluş temsilcileri ile vatandaşlar katıldı. Kongrenin açılışında söz alan Yeniden Refah Partisi Burdur İl Başkanı Ercan Koğu; “Allah’ın selamı hepinizin üzerine olsun. Burdur’umuzun 1. Olağan Kongresi hayırlı olsun. Hayırlara vesile olsun inşallah.” Dedi.
“CENABI ALLAH OLAĞAN İL KONGREMİZİ HAYIRLI EYLESİN”
Kongre öncesinde Köprübaşı mevkiinden Öğretmenevi Konferans salonuna kadar yürüyen Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan esnaf ve vatandaşlarla temasta bulundu. Genel Başkan Erbakan, Esnaf ve vatandaş temasları sonrasında, Burdur İl Başkanlığı 1. Olağan Kongresi’nde yaptığı konuşmasında, Ekonomi değerlendirmelerinde bulundu. Genel Başkan Erbakan konuşmasında; “Cenabı Allah Burdur’da gerçekleştirmekte olduğumuz 1. Olağan İl Kongremizi, bu buluşmamızı, bu toplantımızı hayırlı eylesin. Burdurluların, milletimizin, ülkemizin ve 7 milyar insanlığın kurtuluşa vesile olacak bir çalışma olmasını nasip etsin. Toplantımız, kongremiz hayırlı olsun, gazamız mübarek olsun inşallah. Elbette ki Cenabı Allah’a sonsuz şükürler ediyoruz. Bizim inancımıza göre en büyük ibadet olan bütün insanlığın kurtuluşu için çalışmayı Cenabı Allah bizlere nasip ettiği için, bu şuurla şuurlanmayı bizlere nasip ettiği için ve bugün Burdur’da da Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi bu hak dava uğrunda kongremizi gerçekleştirmeyi nasip ettiği için Cenabı Allah’a sonsuz şükürler ediyoruz.
“EN ÖNEMLİ KONU EKONOMİK KRİZ KONUSUDUR”
Bugün Türkiye’de 83 Milyon özellikle de dar gelirli milyonların, nüfusun yüzde 80’lik, 90’lık kesiminin mağdur olduğu en önemli konu ekonomik kriz konusudur. Türkiye’yi karış karış gezen bir kimse olarak her kesimden insanımızla birebir muhatap olan, onların derdini dinleyen bir insan olarak çok açık bir şekilde görüyorum ki Türkiye’de milyonlarca insanımız bugün ekonomik krizle boğuşmaktadır. Esnafıyla, çiftçisiyle, emeklisiyle, memuruyla, asgari ücretlisiyle, hayvancılıkla uğraşanıyla, KOBİ’siyle neresinden bakarsanız bakın şuanda büyük bir geçim derdi, alım gücünün düşmesi, fakirleşme, haftalardır aylardır evine herhangi bir ekmek götürememe, bir kuruş para kazanıp da evine çoluğuna çocuğuna götürememe derdiyle karşı karşıyadır.
“İŞSİZLİK SORUNUYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Türkiye’de toplam işsiz sayısı bugün 10 milyon seviyesine gelmiş. Yunanistan’ın nüfusundan fazla diyorduk. Hesabını yapmışlar bir de baktık ki sadece Yunanistan değil dünyadaki 106 ülkenin nüfusundan fazla işsizler ordusu gerçi iktidar temsilcileri ‘biz size iş bulmak zorunda değiliz’ diyorlar ama elbette ki gerçek öyle değil. Bir buçuk milyona yakın üniversite diplomalı işsiz. Adana Büyük Şehir Belediyesi 200 işçi alacak başvuru sayısı 52 bin kişi oluyor düşünebiliyor musunuz? Alınacak işçi sayısının 250 misli başvuru oluyor belediyenin önü adeta bir miting alanına dönmüş internetten bunun fotoğraflarını görebilirsiniz. Ancak iktidar temsilcileriyle konuştuğunuzda diyorlar ki ‘efendim öyle değil. İş var ama iş beğenmemezlik var. İşsizlik yok. İş beğenmemezlik var’ diyorlar. Biz de diyoruz ki, yahu insaf edin siz açlık sınırının bin lira altında asgari ücret vererek insanları çalıştırmak isterseniz adam da iş beğenmez tabi. Bir de buna ilaveten sosyal yardımlarla, gıda yardımıyla, kömür torbalarıyla insanları oturduğu yerden karnını doyurmaya alıştırıyorsunuz. Hazır bir oy deposu haline getirebilmek için. Bu şartlar altında gençler diyor ki, ‘o zaman ben çalışarak aç kalacağıma çalışmadan aç kalırım daha iyi’ diyor. İşte bu söyledikleri olayın sebebi de budur. Bir defa muazzam bir işsizlik sorunuyla karşı karşıyayız. Doğuda güneydoğu anadoluda bendeniz sayısız ile ve ilçeye gittim. Öyle ilçeler öyle beldeler var ki 15 ile 40 yaş arasında kimseyi göremiyorsunuz. Neden çünkü hepsi gitmişler ekmeğinin peşinde büyük şehirlerde perişan oluyorlar. Gitmese ne olacak? Ekmeğini kazanacağı helal yoldan, alnının teriyle rızkını temin edeceği bir istihdam imkânı bir iş imkânı yok ki.
EMEKLİNİN DURUMUNA DEĞİNDİ
Diğer taraftan asgari ücretlinin durumu, emeklinin durumu, çiftçinin durumu, esnafın durumu farklı mı? Hayır. 30 sene çalışmışlar ülkeye devlete hizmet etmişler emekli olmuşlar. Koskoca 65,70 yaşında insanlar üstüne başına bir parça eşya alamıyor, çürük domatesleri çürük meyve sebzeleri topluyor işte emeklinin durumu budur. Neden? 1500 lira, 1700 lira, 2 Bin lira emekli aylığı vermek ne demek? Dört kişilik aileyi bırak sadece karı koca iki kişi için dahi açlık sınırının altında. Bu parayla iki kişi bile temel beslenme ihtiyacını karşılayamaz. İşte Türkiye’nin gerçekleri bunlar. Çeyrek altın 1200 lira, 1300 lira olmuş düşünebiliyor musunuz? 1700 lira emekli aylığı alan bir amca torununun düğününe gidecek, sünnetine gidecek bir çeyrek altın alması lazım mümkün değil. 30 sene 40 sene çalışmış emekli olmuş 70 yaşına gelmiş torununun bir hayırlı gününde gitmeye korkuyor bir çeyrek altını takamayacağım diye işte emekliyi getirdiğiniz nokta bu.
ÇİFTÇİNİN DURUMUNA DEĞİNDİ
Peki diğer taraftan çiftçinin durumu ne? Bu mazot fiyatıyla sen bu tarlayı sürebilir misin? Sürmeye kalkarsan batarsın zaten batıyor. Dünyanın en pahalı elektriğiyle 3 senede yüzde 120 zamlanmış olan elektrikle sen tarlayı sulayabilir misin? Sulamaya kalkıyorsun ve batıyorsun. Bakın dikkat buyurun lütfen! Ben duyduğum zaman inanamadım. Bu senenin başında gübrenin tonu 3400 lirayken bugün geldiğimiz noktada gübrenin tonu 14 bin lira olmuş. 14 bin lira. Ya bir kere insanın sinirleri bozulur. Parası olsa da alıp ekmek istemez. Yedi ayda sekiz ayda 3 bin 400 liradan 14 bin liraya çıkıyor inanabiliyor musunuz? Biz inanamadık defalarca sorduk. Böyle olunca borçlarını ödeyemiyor çiftçi. Bu girdi maliyetleri yüzünden, bu zam yağmuru yüzünden.
“İŞTE TÜRKİYE’NİN ACI GERÇEKLERİ BUNLAR” DEDİ.
Peki, bir de bir başka dünya yaşanıyor o ne? İmtiyazlı holdinglerin dünyası. İktidara yakın müteahhitlerin dünyası. Geçen sene 2020 yılı Eylül ayı resmi gazetesini açın bakın. İsmi lazım değil meşhur bir holdingin bir kalemde dokuz buçuk milyar lira vergi borcunu devlet sildi attı. Dokuz buçuk milyar lira o tarihte bir milyar dolar ediyordu. Bir milyar dolar! Sadece bir müteahhittin bir kalemde silinen vergi borcu. İşte Türkiye’nin acı gerçekleri bunlar.
ASGARİ ÜCRETLİNİN DURUMUNA DEĞİNDİ
Dünyanın en pahalı mazotu, en pahalı elektriği, en acımasız vergileri ve ondan sonra da milyonlarca dar gelirlinin bu perişan hali. Peki, asgari ücretlinin durumu ne? Bakınız Sayın Cumhurbaşkanımızın 1993 yılında Refah Partisi İl Başkanıyken yaptığı çok tarihi çok güzel bir konuşmayı hep hatırlatıyorum. Asgari ücretle çay, simit tüketiminin maliyetini karşılaştırıyor. Asgari ücretin çay, simite bile yetmediğini anlatıyor. Diyor ki bir ayda simit ve çay parası 1 milyon 125 lira. O zamanın parasıyla liradan altı sıfır atılmadığı zaman. Asgari ücret ne kadar 910 bin lira. Yani bir asgari ücretli aile bir öğünde her biri kişi başına bir bardak çay içip bir simit yeseler 1 milyon 125 lira tutuyor. Ama asgari ücret 910 bin lira oluyor ve Sayın Cumhurbaşkanımız, (videosu da var) bizzat kendi ağzıyla diyor ki ‘bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardakla çayla bir simiti bile layık görmüyor’ diyor. Tarih tekerrürden ibaret. Aradan 30 seneye yakın zaman geçti. Yirmi seneden beri tek başına iktidardalar ve bugün yine aynı çay simit hesabı yaptığımızda ne görüyoruz. Üç çocuklu beş kişilik bir aile aynı hesap; aylık simit maliyeti 1575 lira aylık çay maliyeti 900 lira. Yani çay ve simit maliyeti 2475 lira. Hesap ettik. Kişi başına günlük 3 lira da harçlık kalıyor. Ne demek bu? Yıllardan beri üzerine basa basa eleştirdikleri eski Türkiye’den şuandaki yeni Türkiye’nin öyle pek de bir farkı yok.
“ASGARİ ÜCRETLİNİN SAATLİK ÜCRETİ 60 CENT”
Dolar kuru dün ve bugün 14 lira seviyesine geldi. Bizim asgari ücretli bir vatandaşımızın saatlik ücreti 60 cente düştü. 60 cent! Bir saat çalışacaksın karşılığında alacağın ücret 60 cent. Peki, günde 10 saat mesai yaptın alacağın ücret 6 dolar. 6 dolara Amerika’da bir fincan kahve içiyorsun. Türkiye’de asgari ücretin saat başına ücreti büyük bir hızla giderek açlıkla boğuşan Afrika ülkeleri seviyesine doğru gidiyor. 20, 30 centlere gelirse Allah vermesin bir rekoru daha kıracaklar. Açlıkla boğuşan Afrika ülkelerindeki insanların bir saatlik ücretiyle bizim asgari ücretlinin bir saatlik ücreti eşit hale gelecek. Yazıktır günahtır. Şu cennet vatanda varlık içinde yokluk çekiyor. Aslında kaynak var. Ama bu kaynaklar bu imkânlar; yüz milyarlarca dolar faiz ödemesine, imtiyazlı holdinglere yüz milyarlarca dolar aktarılmasına ve maalesef itibardan tasarruf olmaz adı altında israfa, lükse ve gösterişe gidiyor. Asgari ücretli milyonlar da işte böyle perişan oluyor.
YÜZDE 70 ZAM YAPILMASI GEREKTİĞİNİ VURGULADI
En az yüzde 70 maaş zammını asgari ücrete de, memura da, emekliye de yapmanız lazım. Bunu yaptığınız zaman bu, bugün asgari ücretin 5 bin lira seviyesine çıkması demektir. Takip eden senelerde yine mutlaka gerçek enflasyonun 10 puan üzerinde maaş zamları yapılması lazım. İnsani bir seviyeye en azından gelebilmesi için. Devlet devlet olursa işverene de, sanayiciye de, fabrikatöre de tabi ki teşvik yapacak. Asgari ücretten vergi almayacak mesela. Bu haksız vergileri onun sırtından kaldıracak. Piyasanın alım gücü arttığı için üreticinin iş verinin işleri açılacak. Sadece asgari ücreti artırıp bırakmayacak ki. Milli görüşle önce millet anlayışıyla bir devlet yönetilirse paylaşımlı adalet prensibi hakim kılınırsa asgari ücretlinin de memurun da emeklinin de, işverenin de, fabrikatörün de, hepsinin de yüzü güldürülmüş olacak.” Açıklaması yaptı.
STOKÇULUĞA DEĞİNDİ
Konuşmasının devamında stokçuluk konusuna da değinen Genel Başkan Erbakan; “Bir ortaokul, bir lise öğrencisi bile size bunu söyler; Stokçuluk ekonomik krizin sebebi değil sonucudur! Dolar kuru, döviz kuru bir günde sabahtan akşama kadar yüzde 15 artıyorsa, bir ülkede enflasyon yıllık yüzde 60 seviyesine gelmişse, aylık enflasyon neredeyse yüzde 10 seviyesine gelmişse stokçuluk elbette ki olur. Siz şükredin bu kuzu gibi millet Arjantin’deki gibi gidip de marketleri, pazarları yağmalamıyor. İnancından dolayı, medeniyetimizin güzelliğinden dolayı böyle bir şey olmuyor. Stokçuluk elbette ki olur. Stokçuluk; borç, faiz, zam, vergi ekonomisinin bir sonucudur sebebi değil.” Dedi.
“BU HEYECAN İNŞALLAH REFAHIN İKTİDARIYLA TAÇLANACAKTIR”
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Merkez Teşkilat Başkanı Naim Öztürk kongrede kısa bir konuşma yaptı. Başkan Yardımcısı Öztürk, “Her şeyden önce sözlerimin başında bu kongrede yeni seçilecek hem İl Başkanımıza hem de Yönetim Kurulu Üyelerine, İl Disiplin Kurulu Üyelerine, Kongre Delegelerine hem başarılar diliyorum hem hayırlı olsun diyorum. Hem Burdur’umuza hem de ülkemize hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ediyorum. Biz üç yılını doldurmuş bir siyasi partiyiz. Bu kısa süre içerisinde neler yaptık? Öncelikle kuruluşumuzu tamamladıktan hemen sonra bu üç yıl içerisinde 81 ilimizin 922 ilçemizin tamamında teşkilatlarımızı kurduk. Kurmakla yetinmedik. Bütün teşkilatlarımızın teşkilat binalarını açtık. Bütün tabelalarını astık ve bugün itibariyle 81 il 922 ilçemizin tamamında ayda değil 6 ayda değil yılda değil her hafta gündem toplantılarını icra eden bir teşkilat haline geldik. Yine bu kadar kısa süre içerisinde yaklaşık 350 bine yakın bir üye kaydına ulaşmış durumdayız. Mahalle toplantılarını yapıyoruz. Bu muazzam çalışma, bu aşk, bu şevk bu heyecan İnşallah Refahın iktidarıyla taçlanacaktır.” Dedi.
Mine KAYA