Türkiye'nin en iyi bozlak okuyan sanatçılarından Gülşen Kutlu: “BEN TÜRKÜYÜ, EĞİTİM ALDIKTAN SONRA TANIDIM VE AŞIK OLDUM”
Kutlu, "1980'lerde çok katı kurallar olduğu ve sıkıldığı için arabesk patladı. Çok sıkmak doğru değil, yakışan şekli ile kullanılabilir." ifadesini kullandı
Türkiye'nin en iyi bozlak okuyan isimlerden biri olarak gösterilen Türk Halk Müziği sanatçısı Gülşen Kutlu, klasikleri koruyarak türkülere daha esnek bakılmasını, repertuvarlarda türkü formundaki yeni bestelere yer verilmesini istedi. Gülşen Kutlu, TRT Ankara Radyosu'nun Türkiye genelinde ses sanatçısı yetiştirmek üzere açtığı sınavı 1981'de birincilik ile kazandı ve TRT'de kursiyer olarak göreve başladı. Yaşar Aydaş, Mehmet Özbek, Erkan Sürmen, Mustafa Özgün ve Erol Belgin gibi Türk Halk Müziğinin usta seslerinden 1 yıl boyunca dersler alan Kutlu, 19 Ekim 1982'de Ankara Radyosunda kadrolu ses sanatçısı olarak mikrofon başına geçti. Diksiyon dersini Müberra Yetgin'den, nota, solfej, nazariyat eğitimini de Coşkun Gök ve Bircan Pullukçuoğlu'ndan alan Kutlu, "Sebep" adlı 1986'daki ilk albümünün ardından "Sultanım", "Anadolu Esintileri", "Dile Geldim", "Best of Gülşen Kutlu" ve "Ahu Bakışlım" isimli 5 albüm çıkardı. Eşinin Doğu'da görevli olması sebebiyle bir süre Erzurum Radyosu ve İstanbul Radyosu'nda da çalışan Kutlu daha sonra Ankara Radyosuna döndü. Kutlu, 40 yıl dolu dolu geçen sanat hayatına, Ankara Radyosu'ndaki "Türkü Muhabbeti"adlı programla devam ediyor.
"BÜYÜDÜĞÜNÜZ TOPRAKLARIN SESİSİNİZ"
Türkülerin yıllar içinde değişen yapısı ve 40 yıllık sanat hayatına ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan sanatçı Gülşen Kutlu, hocalarından Mustafa Özgün'ün "Herkes yöresinin üstatlarını, ozanlarını dinlesin. Onlardan uzun hava öğrensin." tavsiyesinin ardından yaptığı çalışmaları şu sözlere anlattı: "Ben zaten bozlak okuyarak girmiştim radyoya. İki sene kulağımı kapattım çünkü harici sesleri çabuk alırsınız. İki sene boyunca Muharrem Ertaş, Çekiç Ali, Neşet Ertaş dinledim. Neşet Ertaş ile aynı yörenin insanıyım. Çocukluğumda bizim bütün düğünlerimize gelirdi. Yöreyi çok iyi temsil eden bir ozandı. Ama ben türküyü, eğitim aldıktan sonra tanıdım ve aşık oldum. Neşe Ertaş gibi bir üstadın bıraktığı eserleri ve ozanların bizlere bıraktıkları mirası görünce çarpıldım ve 'Ben nasıl bir deryaya girdim, ben neredeyim.' dedim ve çok çalıştım."
Türkü okumanın insanı enerjik tutuğunu dile getiren Kutlu, sevdiği işin içinde sanatla yoğurulduğunu ve çok yoğun çalıştığını belirtti. Kutlu, "Anadolu'da gece canlı yayından, programdan çıkardık. Sabaha kadar yol gider, başka bir şehirde öğlen konsere çıkar, akşam geri gönderdik. Haftada üç gün, üç farklı şehre gittiğimi bilirim. Valiz elimde nerdeyse Anadolu'yu gezdim diyebilirim. 81 ilimizden birkaç tanesine gidip, Anadolu'nun her yerinde konser verdim." dedi. Şereflikoçhisar'da doğup büyüdüğünü, liseden sonra babasının işi sebebiyle Ankara'ya gelene kadar pop müzik, yabancı müzik dinlediğini belirten Kutlu, halk müziğini çok seven babasının yönlendirmesiyle türkülerle kurduğu bağı şöyle anlattı: "Türküleri, dinledikçe, anladıkça, öğrendikçe çok sevdim. Ne kadar derya, deniz onu gördüm. 40'ıncı senedeyim bitmiyor, hala öğreniyorum. 7 bölge ve her bölge kendi içinde farklılıklar gösteriyor. Diyarbakır, Urfa, Hakkari kendi içinde farklı ama bir tek isimle anıyoruz Güneydoğu Anadolu Bölgesi. Orta Anadolu diyoruz ama Konya, Kırşehir, Çankırı, Niğde farklı. Bunları birim birim dinlemek, bunların derine inmek gerçekten müthiş bir keyif. Büyüdüğünüz toprakların sesisiniz, dolayısıyla o yörenin bütün özelliklerini sesinizde yansıtıyorsunuz." ifadesini kullanan Kutlu, başka müzik türlerine ve İstanbul piyasasına yönelmeyi hiç düşünmediğini dile getirdi.
Kutlu, Anadolu'daki konserlerin büyük zaman aldığını kaydederek"Halkımız bırakmadı beni, teşekkür ediyorum. Yeteneğiniz varsa, bu işi seviyor ve sevdiriyorsanız, işinizi doğru yapıyorsanız, mutlaka karşılık buluyor ve insanlar bunu takdir ediyor. " dedi.
"GENÇLER, KÜLTÜRÜNE ÇOK SAHİPLER"
Merhum duayen sanatçı Mustafa Sarısözen'den itibaren TRT radyolarında yıllardır türkülerin notalara bağlı çalınıp söylendiğini belirten Gülşen Kutlu, türkülerin bu notalara bağlı kalınmadan yorumlanarak okunmasını olumsuz karşılamadıklarını, kendilerinin türküleri en doğru şekilde aktarmaya devam edeceğini kaydetti. Gülşen Kutlu, "Gençler, kültürüne çok sahipler. Yaptıkları işin farkındalar, nasıl bir kültürün içinde olduğunu biliyor son giren sanatçı arkadaşlarımız. Hepsi çok saygılı ve işine çok sahipler. Türkülere ne kadar farklı yorumlar katılsa da, en doğrusu radyoda söylenecek ve nesilden nesile aktarılmaya devam edilecek." diye konuştu.
"KLASİKLERİ KORUMAK KAYDIYLA, DEĞİŞEN HAYATTA TÜRKÜLERE DAHA ESNEK BAKILABİLİR"
Ankara Radyosu Müdürü Merdan Güven'in öncülüğüyle Anadolu'ya tekrar gidildiğini ve yeni derlemelerin yapıldığını belirten Kutlu, son yıllara kadar bu kadar büyük bir derleme çalışması yapılmadığını, türkü repertuvarında önemli bir çalışmanın hayata yakın zamanda geçeceğini kaydetti.
Türkülerin 1980'lerden sonra arabesk formunda okunduğunu, bunun bir sürecin parçası olduğunu belirterek, bugün türküleri katı kurallarla çok sıkmadan ve formunu bozmadan, yeni sazlarla güne uyarlayarak yorumlama taraftarı olduğuna dikkati çeken Kutlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben 6 albüm yaptım. Albüm yaparken çeşitli arayışlar bulduk. Farklı enstrümanlar koyduk. Arif Sağ hocamız 25-30 yıl önce Sürmeliyi keman ile çalmıştı. Radyolar ayağa kalktı 'Kemanın ne işi var' diye. Ama şimdi her türlü türkü enstrüman ile çalınıyor. Keman Anadolu'da var, klarnet var, değişik sazlar çalınıyor. Doğru kullanıldığı zaman ve de uygun armonilerle yazıldığı zaman olabilir. 1980'lerde çok katı kurallar olduğu ve sıkıldığı için arabesk patladı. Çok sıkmak doğru değil, yakışan şekli ile kullanılabilir. Ben çok katı bakmıyorum fakat türkülerin orijinali korunmalı. Muzaffer Sarısözen Hoca da 'Her türkü bir kuraldır' demiş derleme çalışmaları yaparken. 40 sene önceki hayatla bugünkü birbirinden farklı. Biz makara bantlarla bu işe başladık, walkmanlarla çalıştık. Şimdi herkesin YouTube kanalı var. İstediği türküyü sunabiliyor kendi seyircisine. Kendi ekibini kuruyor ve 100 bin seyirciye ulaşıyor. Dolayısıyla değişen hayatta, yakışanı yaparak, türkülere daha esnek bakılabilir. Tabii klasikleri korumak kaydıyla. Türküleri arabeske kaydırmadan, türkünün formunu bozmadan söylemeliyiz. Türkü formundaki yeni bestelere de yer verilmeli repertuvarlarda."
"YÜREKTEN SÖYLEMEZSENİZ YÜREĞE GİTMEZ"
Gençlerin türkülere meraklı olduğunu belirten Kutlu, türkülerin doğru sunulduğu ve sevdirildiği zaman her yaştan kişi tarafından dinlenildiğini vurguladı. Emekli olduğu 2008'den sonra da türküleri bırakmadığını ve bir televizyon yarışmasında jüri olarak seyirci karşısına çıktığını, son 3 yıldır da Ankara Radyosu'nda salı akşamları canlı yayınlanan "Türkü Muhabbeti" programını yaptığını dile getiren Gülşen Kutlu, "TRT'den hiç ayrılmadım, TRT de beni bırakmadı. Teşekkür ediyorum. Ben burada gözümü açtım ve TRT'yle var oldum." dedi. Gülşen Kutlu, hayatını adadığı türkülerin tarihe tanıklık ettiğini belirterek, "Türkü, yaşamın her boyutu. Aşk, sevgi, ayrılık, hayatın her sayfası türkü. Türkü başladığı anda, sözle, sazla ve anlatmak istediğiyle bütünleşmez, o türkünün içine girmezseniz karşı tarafa gitmez. Yürekten söylemezseniz yüreğe gitmez. O türkü başladığında onun içine bürünüyorsun. Büründüğün zaman da karşı tarafa gidiyor. Yorum katıyorsun, onu yaşıyorsun. Türkü bitiyor. Ben bazen 'Neredeyim' diye bakarım, açılma, ayılma hali oluyor. Özellikle uzun havalardan sonra, yaşıyorsunuz türküyü ve türkü bittiğinde uyanma gibi oluyor. Bir film sahnesi gibi, 3-5 dakikalık sürede türküyü yaşıyorsunuz." ifadesini kullandı.
ORTA ANADOLU TÜRKÜLERİ VAZGEÇİLMEZİ
Kendisi için vazgeçilmez olan Orta Anadolu türkülerinin yaşayarak söylediğini kaydeden Gülşen Kutlu, yurt içinde ve yurt dışında türkü severlerin kendisinden sanatı bırakmamaları önerisini hep dikkate aldığını belirtti. Türk Halk Müziği sanatına gönül veren gençlere tavsiyelerde bulunan Gülşen Kutlu, "Şimdi aramak istediğiniz her şey parmağınızın ucunda. Telefonunuza her şey geliyor. Çalışıp doğru insanları bulup, kurslar, dersler, okullar o kadar çok ki. Kaynağından dinlesinler türküyü. Çok çalışsınlar." dedi.
AA