TÜRKİYE’DE “İDAM” CEZASI GELMELİ Mİ? AV. ERİNÇ SAĞKAN AÇIKLADI
TBB Başkanı Avukat Erinç Sağkan, ‘Türkiye’de “idam” cezası gelmeli mi?’ sorusunu cevapladı.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Avukat Erinç Sağkan, Burdur’da Burdur Barosu’na kayıtlı Avukatlarla bir araya geldi.
TBB Başkanı Sağkan, geçtiğimiz Çarşamba günü İstasyon Caddesindeki Öğretmenevi Müdürlüğüne ait eski Kız Meslek Lisesi binasında düzenlenen program sonunda basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Çağdaş Burdur Gazetesi Muhabirimiz Halil İbrahim Kara’nın “Narin cinayetini işleyenlere kamuoyunda ‘idam’ cezası verilmesi görüşü savunuluyor. Bu konuda sizin düşünceleriniz nelerdir?” sorusunu yanıt veren Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Avukat Erinç Sağkan, “Narin kızımızın dava dosyasını ilk günden itibaren Diyarbakır Borumuz ile birlikte etkin şekilde takip ediyoruz. Ben olayın tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkacağını ve bu canice işlenen cinayeti kimler sebepsiz verdiyse en ağır şekilde cezalandırılacağına olan inancımı tamamıyla koruduğunu ifade etmek durumundayım.” dedi.
TBB Başkanı Avukat Erinç Sağkan, açıklamasının devamında: “Maalesef soruşturma sürecinde bazı yanlışların olduğunu da altını çizmek gerekiyor. Özellikle bu bakın bu noktada Diyarbakır Baromuzun sürece dair inanılmaz nitelikli bir çalışma sergilediğini tüm kamuoyuyla paylaşmak isterim. İlk günden itibaren tüm soruşturma dosyasını etkin şekilde takip etmiştir baromuz. Ve soruşturmanın gizlemeye riayet ederek soruşturmanın selametine en ufak şekilde zarar gelmemesi için aldığı bilgilerin hiçbirisini kamuoyu ile paylaşmamıştır. Ancak görüyoruz ki soruşturmanın gizliliği kararına rağmen ifadelerin çarşaf çarşaf maalesef ki basına yansıdığı bir süreci yaşıyoruz. Basın mensuplarının görevi tabii ki bu bilgileri kamuoyuyla paylaşmaktır. Ancak yürütülen soruşturmada özellikle toplanan deliller bakımından yapılan bir değerlendirmede sanıkların ya da şüphelilerin ifadelerinin bu soruşturma açısından çok ama çok önemli olduğunu gördüğümüzde bu ifadelerin dışarıya sızdırılmasını bu soruşturmanın selameti bakımından çok ciddi zararlara tekabül edeceğini de bir hukukçu olarak görmekteyiz. Ancak dediğim gibi Diyarbakır Baromuz bu konuda bütün hassasiyetiyle dosyayı takip etmektedir. İdam cezasına gelecek olursak ben bireysel olarak bir insan olarak bir hukukçu olarak idam cezasına her zaman karşı olan birisiyim. Bunun birçok tartışmasını yürütebiliriz. Ancak ben bir sefer bile olsa suçsuz birinin cezalandırılması halinde yaşanacak olan vicdan azabına kimsenin dahil olmaması gerektiğini inananlardanım. Bizim ceza adalet sistemimizde hiçbir yanlış yapılmıyor diyebilecek tek bir kişi bile çıkmaz. Ancak bu yanlışlar aynı zamanda bazı zararlara sebebiyet verir. Bugün baktığınızda haksız göz altı ve tutuklamalardan dolayı devlet milyonlarca lira tazminat ödüyor. Davanın sonunda kişiler beraat ettiği zaman milyonlarca millet tazminat ödüyorsunuz. Yıllar sonra suçsuzluğu ortaya çıkan insanlar oluyor. Bu insanların başında idam cezası gibi bir kılıcın sallandırılmasını veya daha uygulamaya sokulmasının geri dönülemez telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceği hepimizin bildiği bir gerçektir. Kaldı ki ceza adalet sistemi bakımından baktığınızda caydırıcılık anlamında da idam cezasının uygulandığı ülkelerde de bu tip suçlarda oransal olarak herhangi bir azalma olmadığını görüyoruz. Cezalandırmanın öncelikle tabii ki caydırıcılık. Devamında ıslah olmalıdır. Haliyle caydırıcı cezaların uygulanması ancak cezalandırmadaki temel felsefe olan ıslah unsurunu da muhakkak göz önüne alınması gerektiği inancındayım çok teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
Halil İbrahim Kara- Nesibe Solak