REKTÖR DALGAR, BURDUR’UN NABZI PROGRAMI’NIN KONUĞU OLDU
Rektör Dalgar, Burdur’un Nabzı Programı’nın Konuğu Oldu
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Dalgar, Kanal 15 ekranlarında yayınlanan Burdur’un Nabzı programının konuğu oldu.
Bilal Karasakal’ın moderatörlüğünde, Burdur Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kürşat Tuncel’in de yer aldığı Burdur’un Nabzı programında Rektör Dalgar, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde gerçekleştirmeyi planladıkları projeler hakkında bilgiler verdi.
Uzun yıllardır MAKÜ ailesinin bir ferdi olduğunu belirten Rektör Dalgar, üniversiteden beklentilerin neler olduğunu bildiklerini ve rektörlük sürecindeki stratejilerini bu yönde oluşturduklarını vurguladı. Rektör Dalgar, MAKÜ’nün dünya ve Türkiye’deki üniversiteler arasındaki sıralamasının yükselmesi yönünde çalışmalar yaptıklarını belirterek sözlerine şu şekilde devem etti:
“Hedefimiz MAKÜ’yü Hem Ulusal Hem de Uluslararası Düzeyde Daha Yukarı Taşımak”
Biz bu dönemde Ar-Ge Koordinatörlüğü diye bir koordinatörlük kurduk. Politika belgemizde akademik performansa verdiğimiz önemi açıkladık. Ar-Ge Koordinatörlüğümüzün tek işi nerelere dokunursak, nerelere teşvik sistemi uygularsak bu sıralamalarda MAKÜ’yü daha yukarı çıkarabiliriz buna çalışmak olacak. Dünya ve Türkiye’deki üniversiteler incelendi. Bize bir rapor hazırlandı. Bizler de bu rapora göre politikalarımızı gerçekleştireceğiz. Ben mazeret üretmeyelim, marifet üretelim diyen bir anlayışa sahibim. Ar-Ge Koordinatörlüğümüz ile uluslararasılaşma bizim en önemli stratejik odaklarımız. Bu noktada temel stratejimiz bizden daha iyi noktada olan üniversitelerle ortak proje ve yayınların sayısını artırmak olacak.”
“Üniversiteler Toplumsal Katkı Üretmeli”
Üniversitelerin bilimsel bilgi üretmenin yanı sıra ürettiği bilgiyi toplumun meselelerinin çözümünde de kullanmaları gerektiğini vurgulayan Rektör Dalgar sözlerine şu şekilde devam etti: “Uzun yıllardır söylediğim bir şey var. 2547 sayılı kanunla kurulmuş üniversitelere 2 tane ana misyon yüklenmiştir. Bunlardan bir tanesi eğitim öğretimdir, insan yetiştirmek. Diğeri de bilimsel araştırma yapmak. Ancak günümüzde sadece salt bilimsel araştırma yapmak ve bunları yayına dönüştürmek yeterli değil. Bu ülkenin daha fazlasına ihtiyacı var. Daha doğrusu dünyanın daha fazlasına ihtiyacı var. Peki ne yapmalı Üniversiteler? Toplumsal fayda üretmeli. Bakın biz yeni dönemde açıkladığımız politika belgemizdeki işin merkezine koyduğumuz mottomuz ‘Evrensel Bilgiden Toplumsal Katkıya’. Bu uzun zamandır düşündüğümüz ve savunduğumuz bir şey. Yaklaşık 6 yıldır. Bölgesel kalkınma odağımız olan hayvancılık alanındaki projelerin rektör yardımcılığı döneminde koordinasyonunda görev aldım. 2017 yılında bu çalışmalara ilk başladığımızda Veteriner Fakültesindeki ağırlıklı veteriner olan hocalarla bir araya geldik. Onlara şunu söylemiştim, hepimiz çok değerli bilim insanlarısınız. Kiminiz Amerika'da, kiminiz İngiltere'de, kiminiz Japonya'da ihtisas yapmışsınız. Yurt dışındaki kongrelere gidiyorsunuz. Geniş bir kitleye İngilizce konferanslar veriyorsunuz. Buna saygı duyuyorum. Ancak şurada 5 km ileride Büğdüz köyünde hayvancılıkla uğraşan ve zor şartlarda yetiştiricilik yapmaya çalışan insanların hâlâ bilgi eksikliğinden kaynaklı ciddi kayıpları var ve hızla bu üretimi terk ediyor insanlar. Üretimi terk etmekle kalmıyorlar, köylerini terk ediyorlar. Şehirlerde sosyal sorunlar vesaire bir sürü boyutu var. O zaman bizim sahaya inmemiz gerekiyor ve dünyanın öbür ucundan getirdiğimiz bu bilgiyi bu toplumla paylaşmamız, amiyane tabiriyle bu toplumun yaralarına merhem üretmemiz gerekiyor. İnanın bu söylem çok tuttu. Biz Burdur'un 180 köyünde eğitim verdik. Bizim hocalarımız, profesörlerimiz gittiler, kadınlar, ablalar, teyzeler, kahvehanelerde okullarda eğitimler verildi. Bakın 180 köyden bahsediyorum 5 yıl gibi süre içerisinde. Ve bu koordinasyonu sağlarken, çok yoğun bir mesai harcadık. Dolayısıyla üniversite, eğitim ve öğretim ve bilimsel araştırmanın bilgi üretmenin yanında toplumsal fayda üretmeli, yani ürettiği bilgiyi toplum meselelerinin çözümüne kanalize etmek durumunda. Ben üniversiteyi böyle tanımlıyorum.
“Tüm Paydaşlarımızdan Fikri Olarak Daha Çok Besleneceğiz”
Üniversitenin gelişimi için bir dip dalga oluşturmak istediklerine vurgu yapan Rektör Dalgar, ortak fikir ve projelere açık olduklarını belirtti. Rektör Dalgar “Önceki dönemde yapılan işlerin sekteye uğramadan, ivme kazanarak ve yeni boyutlar eklenerek devam etmesi benim önemsediğim bir konu. Denize yukarıdan bir taş atarsanız orada küçük bir dalga oluşturursunuz. Kısa süre sonra kaybolur ama alttan bir tsunami geldiği zaman deniz köpürüyor ve taşıyor. Şimdi bizim de dip dalga olarak gördüğümüz, politikamız içerisinde yer alan ‘Fikir Sofrası’ olarak adlandırdığımız çalışmamız var. İlkini gerçekleştirdik. Akademisyenlerle düzenli olarak gerçekleştirilecek bir toplantı. İlk başlığımız da kurumsal iletişim dediğimiz üniversitenin tanıtım stratejisi ile ilgili oldu. Üniversitede kurumsal iletişim ve tasarım alanında çalışan ne kadar akademisyen varsa hepsiyle bir araya geldik. Araştırma görevlisi, doçent, profesör hepsi toplantımızdaydı. Hepsi bizi bu anlamda inanılmaz beslediler. Halkla ilişkiler bölümünden bir hocamız kurumsal iletişim anlamında artı ve eksileriyle üniversitenin bir fotoğrafını çekip size rapor etmek istiyoruz dediler. Çok mutlu olurum dedim. Bahsettiğim dip dalga böyle oluşuyor. Siz insanlara değer verip hadi bunu birlikte yapalım, birlikte başaracağız dediğimizde o zaman aşağıdan o hareket başladığı zaman zaten yukarıda benim oturma şansım yok. Sürekli bana proje gelecek. Sürekli bana fikir gelecek. Biz arkadaşlarımızla bunun heyecanı taşıyoruz. Yeter ki bizi fikir olarak besleyin diyoruz. Yani sizin baktığınız taraftan bizim baktığımız taraftan herkesin farklı bakış açılarıyla yeni çözümler üretebiliriz ve bu üniversite için hep birlikte bir şeyler yapabiliriz.”
MAKÜ KİMER/BÜLTEN