Flaş Haber Yeni

MİLLİ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY’U VEFATININ 86’INCI YILINDA RAHMETLE ANIYORUZ

MİLLİ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY’U VEFATININ 86’INCI YILINDA RAHMETLE ANIYORUZ

Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi İstiklal Marşı'nın yazarı, milletvekili, şair ve mütefekkir Mehmet Akif Ersoy'un vefatının üzerinden 86 yıl geçti. Kosova'nın Suşitsa köyünden İstanbul'a göç etmiş bir ailenin oğlu olan Ersoy, Fatih'te 20 Aralık 1873'te dünyaya geldi. Kosova'nın Suşitsa köyünden İstanbul'a göç etmiş bir ailenin oğlu olan Ersoy, Fatih'te 20 Aralık 1873'te dünyaya geldi.

İSTİKLAL ŞAİRİ: MEHMET AKİF ERSOY

Ersoy, Fatih'te bulunan mahalle mektebinde iki sene boyunca Kur'an eğitimi gördükten sonra 1879'da Fatih Emir Buhari Mahalle Mektebine başladı, 1882'de Fatih Merkez Rüştiyesinde orta öğrenimine devam etti.

"Ne biliyorsam kendisinden öğrendim" dediği babası Fatih Camisi medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi'den Arapça dersi alan Ersoy, aynı zamanda Fatih Camisi'nde Farsça derslerini de takip etti. Babasının "Ragif" adını verdiği, ancak annesi ve arkadaşlarının daha kolay telaffuz ettikleri "Akif" adıyla çağırmasıyla bu ismi benimseyen Ersoy, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca dillerinde gösterdiği üstün başarıyla ön plana çıktı. Rüştiye yıllarında şiire merak duymaya başlayan ve şiir kitaplarına yönelen Ersoy'un okuduğu ilk manzum eser ise Fuzuli'nin "Leyla ve Mecnun"u oldu.

Ersoy, rüştiyeyi bitirdikten sonra 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi'ne kaydoldu. Burada Muallim Naci Bey'den edebiyat dersleri aldı. Babasını verem hastalığı nedeniyle 1888'de kaybeden Ersoy, ertesi yıl büyük Fatih yangınında evleri yok olunca ailesiyle maddi açıdan zor durumda kaldı. Usta şair Ersoy, öncelikle meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak istediği için Mülkiye İdadisi'ni bıraktı. Yeni açılan veteriner yüksekokulunda "Ziraat ve Baytar Mektebi"ne başlayan Ersoy, 1893'te baytarlık bölümünü birincilikle bitirdi. Okul yıllarında spora da ilgi gösteren Ersoy, başta güreş ve yüzücülük olmak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı.

İLK MATBU ESERİ 1893'TE YAYIMLANDI

Eğitim hayatının son iki senesinde şiire ilgi duymaya başlayan Ersoy, Divan edebiyatına merak sardı ve okuduğu eserlerin etkisiyle arkadaşlarına manzum mektup denemeleri kaleme aldı. Mehmet Akif Ersoy'un, daha sonra çeşitli gazete ve dergilerde şiirleri yayımladı. Bilinen ilk matbu eseri ise "Hazine-i Fünun" mecmuasında 1893'te yayımlanan bir gazel oldu. "Tophane-i Amire" veznedarı Mehmet Emin Bey'in kızı İsmet Hanım'la 1898'de evlenen ve 3 kız, 3 erkek çocuğu olan Ersoy'un oğullarından biri, henüz 1,5 yaşındayken vefat etti. Şiir yazarak ve öğretmenlik yaparak edebiyat alanındaki çalışmalarına devam eden Ersoy'un neşriyat dünyasına girişi, daha çok 1908'de İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla başladı. Ersoy, arkadaşları Eşref Edip ve Ebül'ula Mardin'in çıkardığı ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan "Sırat-ı Müstakim" dergisinin başyazarı oldu.

BÜTÜN ŞİİRLERİNİ SAFAHAT'TA TOPLADI

Şiirlerini 7 kitaptan oluşan "Safahat" adlı eserinde toplayan Ersoy, 1911'de yazdığı ilk bölümde Osmanlı toplumunun meşrutiyet dönemini, 1912'de yazdığı "Süleymaniye Kürsüsünde" adlı ikinci kitapta da Osmanlı aydınlarını anlattı. "Halkın Sesleri" adlı üçüncü bölümü 1913'te kaleme alan Ersoy, "Fatih Kürsüsünde" isimli eserini ise 1914'te yazdı. Ersoy, 1917 tarihli "Hatıralar" ile Birinci Dünya Savaşı hakkında görüşlerinin yer aldığı 1924 tarihli "Asım"ın ardından 7. bölüm olan "Gölgeler"i 1933'te tamamladı. Yoğun ısrarlar sonucu Kur'an-ı Kerim'i Türkçe'ye tercüme etmeyi kabul eden Ersoy, 6-7 sene üzerinde çalışmasına rağmen sonuçtan memnun kalmayarak imzaladığı anlaşmayı feshetti. Mehmet Akif Ersoy, Türk milletine armağan ettiği için İstiklal Marşı'nı, "Safahat" isimli eserine koymadı. Vefatının ardından "Safahat" eserini Ömer Ziya Doğrul ve M. Ertuğrul Düzdağ yeniden bastı. Ersoy'un, "Kur'an'dan Ayet ve Hadisler" ile "Mehmet Akif Ersoy'un Makaleleri" adlı çalışmaları da hayatını kaybettikten sonra okuyucuyla buluştu.

BİRİNCİ MECLİS'TE BURDUR MİLLETVEKİLİ SEÇİLDİ

Burdur Mebusu olarak Birinci Büyük Millet Meclisi'ne seçilen Ersoy, 1921'de Ankara Taceddin Dergahı'na yerleşti. İstiklal Marşı yarışmasına 500 lira ödül verileceği için katılmayan şair, Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası ve arkadaşı Hasan Basri Bey'in teşvikiyle kalemi eline aldı ve yazmaya başladı. Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hakimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey'in Meclis'te okuduğunda ayakta alkışlanan İstiklal Marşı, 12 Mart 1921'de "Milli Marş" olarak kabul edildi. Ersoy, ödül olarak verilen 500 lirayı hayır kurumuna bağışladı. Kurtuluş Savaşı ve zafer sonrası uzunca bir süre Mısır'da yaşayan ve orada Türkçe dersleri veren Ersoy, 17 Haziran 1936'da tedavi için İstanbul'a döndü. Mısır'dan hasta ve yorgun olarak dönen ve Abbas Halim Paşa'ya ait Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nın dördüncü katındaki dairede kalan Ersoy, 27 Aralık 1936'da hayata gözlerini yumdu.  İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy'un her yıl binlerce kişinin ziyaret ettiği kabri, Edirnekapı Şehitliği'nde bulunuyor. Kaynak: AA

İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif Ersoy, bundan 84 yıl önce 27 Aralık 1936'da hayata gözlerini yumdu. Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan İstiklal Marşı, 12 Mart 1921’de TBMM’de kabul edilmişti. Mehmet Akif Ersoy vefatının 84. yılında anılıyor

İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif Ersoy, bundan 84 yıl önce 27 Aralık 1936'da hayata gözlerini yumdu. Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan İstiklal Marşı, 12 Mart 1921’de TBMM’de kabul edilmişti.

Yayınlanma: 11:51 - 27 Aralık 2020

Mehmet Akif Ersoy vefatının 84. yılında anılıyor

Ünlü şairin Türk edebiyatında ve Milli Mücadele yıllarında oynadığı rol ile tarihte önemli bir yeri ve önemi olan Mehmet Akif Ersoy, ölümünün 84. yılında anılıyor.

MEHMET AKİF ERSOY KİMDİR?

20 Aralık 1873'te İstanbul'da doğan Ersoy'ın babası Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Devleti'ne bağlı Arnavutluk'un İpek kazasına bağlı Şuşise Köyü'nden İstanbul'a gelmişti. Ersoy'un annesi Emine Cemile Hanım ise Buharalı Mehmet Efendi'nin kızı olarak Samsun'da doğmuştu. Mehmet Tahir Efendi, ona ebced hesabıyla doğduğu yıl olan 1290'a karşılık gelen Rağıf ismini vermişse de çevresi tarafından Akif olarak çağrıldı. Akif dışında bir de Nuriye adında bir kızları bulunuyordu.

Mehmet Akif, İstanbul'da Fatih'in Sarıgüzel semtinin Nasuh Mahallesi'nde doğdu. Çocukluğu Osmanlı Devleti'nin “hasta adam” olarak nitelendirildiği döneme denk geldi. 1878 yılında, Akif 4 yaşındayken Fatih'de Emir Buhari Mahalle Mektebi'ne başladı. Burada iki yıl eğitim gördükten sonra Fatih İbtidaisi'ne geçti. Aynı yıl babası ona Arapça dersleri vermeye başladı.

Babasının yazın Emin Paşa'nın çocuklarına ders vermesi sebebiyle Emin Paşa'nın çocukları ile arkadaşlık kurdu. Mehmet Akif, 1882 yılında ilköğretimini tamamlayarak Fatih Merkez Rüştiyesi'ne başladı. Ayrıca Fatih Camii'nde Esad Dede'nin İran Edebiyatı derslerine katılıyordu. Lise eğitiminde Mülkiye'nin İdadi bölümünde başladıktan sonra yüksek kısmına geçti. Kısa bir süre sonra evlerinin yanması ve babasının vefatı sebebiyle okula devam edemeyip sivil veterinerlik okulu olan Baytar Mektebi'ne geçti. Şiirle ilgisi bu dönemde başlayan Mehmet Akif, ilk şiirlerini bu dönemde yazmaya başladı.

BİRİNCİLİKLE MEZUN OLDU

22 Aralık 1893 tarihinde birincilik ile mezun olmasından sonra Orman ve Ma'adin ve Ziraat Nezare'Baytar Müfettiş Muavini olarak tayin edildi. 1895 yılında ilk eseri olan 7 beyitlik gazeli “Kur'an'a Hitab”, Servet-i Fünun Gazetesi'nde yayınlandı. 4 yıl boyunca Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da görev yaptı. Bu seyahatler Mehmet Akif'in düşünce ve yazın hayatını çok etkiledi.

1 Eylül 1898'de 25 yaşında iken Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Bey'in kızı İsmet Hanım ile evlendi. Aynı yıllarda Maarif Dergisi'nde ve Resimli Gazete'de şiir yazıları ve Arapça, Farsça ve Fransızca'dan yaptığı çevirilen yayınlandı. 1906 yılında Halkalı Ziraat Mektebi'ne Kitabet-i Resmiye Muallimi ve 1907'de Çiftlik Makinist Okulu'na Türkçe öğretmeni olarak atandı. Ardından bir yıl sonra II. Meşrutiyet'in ilan edildiği dönem İstanbul'da Umur-i Baytariye Dairesi Müdür Muavinliği'ne getirildi. 1908-1910 yılları arasında “Sırat'ı Müstakim” dergisinde yazdığı dönem en ünlü şiirleri “Küfe” ve “Seyfi Baba” yayınlandı.

KURTULUŞ HAREKETİNE DESTEK VERDİ, GÖREVDEN ALINDI

Kısa bir süre sonra Darülfünun Edebiyat-ı Umumiye müderrisliğine tayin edilen Mehmet Akif, uzun süre bu kadroda kaldı. 1913'te İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi. I. Dünya Savaşı sırasında bu cemiyete bağlı bir örgüt olan Teşkilat-ı Mahsusa aracılığıyla Almanya'daki Müslüman tutsakların durumunu incelemek üzere Berlin'e gönderildi. Ardından Arabistan ve Lübnan'a gitmiş ve burada batı-doğu ayrımına şahit oldu. İstanbul'a döndükten sonra Darül-Hikmet-i İslamiye'nin başkatipliğine atandı. Miili Mütareke döneminde kurtuluş hareketine destek verdi. Balıkesir'de yaptığı konuşmadan dolayı İstanbul'daki görevinden alındı. Ankara Hükümeti'nin kurulmasından sonra Burdur Milletvekili olarak meclise girdi.

500 LİRAYI KABUL ETMEDİ, ORDUYA VERDİ

O sırada Maarif Vekili Hamdullah Suphi'nin desteği ile İstiklal Marşı için açılan yarışmaya giren Mehmet Akif Ersoy, 724 şiir arasından yarışmayı kazandı. 18 Mart 1921'de kabul edilen şiir, 1924 yılında Osman Zeki Üngör tarafından bestelenerek “Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Marşı” olarak ilan edildi. Mehmet Akif Ersoy yarışmadan kazandığı 500 lirayı kabul etmeyerek Türk Ordusu'na armağan etti.

EDİRNEKAPI ŞEHİTLİĞİ'NE DEFNEDİLDİ

Sakarya Zaferi'nden sonra İstanbul'a geldi ancak İslami uyanışçı düşünürlerden olan Mehmet Akif Ersoy, Cumhuriyet'in laik düzeninin oturması sebebiyle Mısır'a gitti. 1936 yılına kadar Mısır'da Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Siroz'a yakalanması üzerine 1935'te Lübnan'a, 1936'da Antakya'ya gitti. Hastalığının ilerlemesi üzerine ülkesine döndü ve 27 Aralık 1936'da İstanbul'da vefat etti. Mezarı Edirnekapı Şehitliği'nde bulunmaktadır.

İSTİKLAL MARŞI'NI TÜRK MİLLETİ'NE ARMAĞAN ETTİ

Mehmet Akif Ersoy'un en önemli eseri olan “Safahat”, 7 kitaptan oluşmaktadır. 1911 yılında yazdığı birinci bölümde osmanlı toplumunun meşrutiyet dönemini; 1912 yılında yazdığı “Süleymaniye Kürsüsünde” adlı ikinci kitapta, Osmanlı aydınlarını işlemiştir. 1913'de Safahat'ın üçüncü bölümü olan “Halkın Sesleri”ni ve 1914 yılında dördüncü bölüm “Fatih Kürsüsünde”yi yazdı. Ardından 1917 tarihli “Hatıralar” ve I. Dünya Savaşı hakkında görüşlerinin yer aldığı 1924 tarihli “Asım”ı yazdı. Son ve 7. bölüm olan “Gölgeler”i 1933 yılında yazdı. Şiirlerinin toplu olarak yer aldığı 7 kitaplık eserine “İstiklal Marşı”nı koymayarak bu eserini Türk Milleti'ne armağan etmişti.

Başlangıcı 1911 olan “Safahat”, 1933 yılında tamamlandı. Özmer Ziya Doğrul, Mehmet Akif Ersoy'un kitaplarına almadığı şiirlerini de ekleyerek eseri, 1943 yılında tekrar yayımladı. Ardından 1987 yılında M. Ertuğrul Düzdağ, eseri önceki baskıları arasındaki farkı gösteren yeni bir basımını yaptı. “Kur'an'dan Ayet ve Hadisler” ve “Mehmet Akif Ersoy'un Makaleleri” adlı çalışmaları da ölümünden sonra yayımlanmıştır.

MİLLİ EDEBİYATA KARŞI ÇIKTI

Mesnevi, Hafız Divanı, Güllistan, Fuzuli'nin Leyla ve Mecnu'nu, Victor Hugo, Lamartine ve Emile Zola gibi eserleri okumuş olan Mehmet Akif Ersoy'un eserleri anlatıya ve övgüye dayalıdır. “Sanat sanat içindir” görüşüne karşı çıkmış dini yönü ağırlıkta bir edebiyat tarzı benimsemiştir. Edebiyat dili olarak Milli Edebiyat akımına karşı çıkmış, aruz kullanmıştır. Hatta edebiyatta batılılaşma konusunda Tevfik Fikret ile çatışmıştır.

ESERLERİ

Şairin Safahat adı altında toplanan şiirleri 8 kitaptan oluşmuştur. Şair, İstiklâl Marşı'nı Safahat'a koymamıştır. Nedenini ise şöyle açıklar: “Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm”.

Safahat (1911) – 44 manzume içerir. Siyasal olaylar, mistik duygular, dünyevi görevlerden bahsedilir.

Süleymaniye Kürsüsünde (1912) – Süleymaniye Camisi'ne giden iki kişinin söyleşileri ile başlar, kürsüde Seyyah Abdürreşit İbrahim'in konuşturulduğu uzun bir bölümle devam eder.

Hakkın Sesleri (1913) – Topluma İslami mesajı yaymaya çalışan on manzumedir.

Fatih Kürsüsünde (1914) – Fatih Camisi'ne giden iki kişinin söyleşileri ile başlar, vaizin uzun konuşması ile devam eder.

Hatıralar (1917) – Âkif'in gezdiği yerdeki izlenimleri ve toplumsal felaketler karşısında Allah'a yakarışını içerir.

Asım (1924) – Hocazade ile Köse İmam arasındaki konuşmalar şeklinde tasarlanmış tek parça eserdir.

Gölgeler (1933) – 1918-1933 arasında yazılmış 41 adet manzumeyi içerir. Her biri, yazıldıkları dönemin izlerini taşır.

Safahat (Toplu Basım) (ilki 1943) – 6 Safahatını bir araya getirir.

Mehmet Akif Ersoy’un ölümünün 75. ve İstiklal Marşı’nın Kabulünün 90. Yılı olması nedeniyle 2011 yılı T.C. Başbakanlığı tarafından “Mehmet Akif Ersoy Yılı” olarak ilan edilmiştir. Yıl boyunca yapılacak çalışmaların sorumluluğu Kültür ve Turizm Bakanlığı'na verilmiştir.

AA