MİLLETVEKİLİ GÖKER, “TÜM TÜRKİYE HUZURLA BULUŞACAK”
Milletvekili Göker, “Erken ya da zamanında yapılacak bir seçimde Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun önderliğinde tüm Türkiye'ye adaleti getireceğiz, tüm Türkiye huzurla buluşacak.”
Burdur CHP Milletvekili Mehmet Göker, Meclis konuşmasında gündeme dair konulara değindi. Milletvekili Göker, genelde Türkiye’nin ve yerelde Burdur’un deprem bölgesi olan bir coğrafyada bulunduğunu hatırlatarak. Burdur Devlet Hastanesi’nin depreme dayanıksız bir yapı olduğuna dikkat çekti. Konuşmasının devamında insan hakları ihlalleri konusuna dikkat çeken Göker, “Şu anda, insan hakları ihlalleriyle geçen, hukuk devleti yerine parti devletinin kurulduğu, devletin hemen hemen tüm kurumlarının çürütüldüğü 19'uncu yılın sonunda dördüncü yargı paketini görüşüyoruz” Dedi.
“HASTALAR RİSK ALTINDA”
Milletvekili Göker konuşmasında; “Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bugün Mardin'de hain terör örgütü tarafından şehit edilen Uzman Çavuşumuz Cihan Çiftçibaşı'na Allah'tan rahmet, ulusumuza da başsağlığı diliyorum. Dün öğle saatlerinde merkez üssü Akdeniz olan ve kısmen Burdur'da da hissedilen küçük ölçekte bir deprem meydana geldi. Bu da bize Türkiye'nin ve Burdur'un birinci derece deprem bölgesi olduğunu daha da iyi anlattı. Bunu niye söylüyorum? Özellikle, kendi seçim bölgem olan Burdur'daki devlet hastanesi, bilirkişi ve bilimsel raporlarla ispatlanmış bir şekilde yıkım kararı bulunan, güçlendirmesi yetersiz bir binada hizmet vermektedir. Bu, şu demektir: Yatan hastalar ve tedavi gören hastalar olası bir depremde ciddi anlamda risk altında. Buradan Sağlık Bakanlığına bir kez daha çağrı yapıyorum: Bu duruma ivedi bir şekilde çözüm getirilmesini istiyorum.
“HERKES HUKUK ÖNÜNDE EŞİTTİR”
Şu anda, insan hakları ihlalleriyle geçen, hukuk devleti yerine parti devletinin kurulduğu, devletin hemen hemen tüm kurumlarının çürütüldüğü 19'uncu yılın sonunda dördüncü yargı paketini görüşüyoruz. Yargıda yaşanan tüm bu olumsuzlukların giderilebilmesi, dört paketle getirilen değişikliklerin de başarıya ulaşabilmesi yönetim zihniyeti değişmeden mümkün değildir. Zira, mevcut zihniyetin on dokuz yıldır insan hakları ve özgürlüklerle ilgili şeceresi ortada. 9 kez değiştirilen Anayasa Mahkemesi Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'da, 24 kez değiştirilen İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda, 38 kez değiştirilen Türk Ceza Kanunu'nda ve tam 44 kez değiştirilen Ceza Muhakemesi Kanunu'nda şimdi bir kez daha değişikliğe gidiliyor. Oysa, siz, mart ayında "Özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik Türkiye." sloganıyla insan hakları eylem planı açıklamıştınız ve demiştiniz ki: "İnsan onuru, bütün hakların özü olarak hukukun etkin koruması altındadır. Devletin temel amaç ve görevi, bu hakları korumak ve geliştirmektir." Ama Sayıştay raporlarına baktığımız zaman engelli kadrolarının hâlâ boş olduğu, atama yapılmadığı ortada. İkinci söyleminiz: "Dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç ve benzeri sebepler temelinde hiçbir ayrımcılık söz konusu olmaksızın herkes hukuk önünde eşittir." Ama hepimiz biliyoruz ki "Bu can bu tende olduğu sürece buradan çıkamaz." denilen Rahip Brunson bir telefonla serbest, Osman Kavala ise sırf hınç için hâlâ içeride. "Kamu hizmetlerinin herkese eşit, tarafsız ve dürüst biçimde sunulması, bütün yönetsel faaliyetlerin temel özelliğidir." dediniz ama pandemi sürecinde gördük ki Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri çalıştırmamak adına bütün engelleri koydunuz hatta aşevlerini bile kapattınız. Sözleşme özgürlüğünden anladığınız ise tüm dünyada birinci olan 5'li çeteye vermiş olduğunuz ihalelerden başkaca bir şey değil.
“TÜRKİYE'YE ADALETİ GETİRECEĞİZ”
Yine "Adli ve idari işleyiş; masumiyet karinesi, ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkelerini koruyan, gözeten ve güçlendiren bir yaklaşımı merkezine alır." diye büyük bir söylemde bulundunuz. Oysa Genel Başkanınız konuşmaya çıktığında bu ülkenin yüzde 50'sini sırf düşünceleri nedeniyle peşinen terörist ilan edebilmekte. "Hiç kimse, başkalarının kişilik haklarına saygı göstermek suretiyle, yaptığı eleştirisi veya düşünce açıklaması nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz." dediniz ama en son geçen hafta yayımlanan raporda Türkiye uluslararası arenada tutuklu gazeteciler sıralamasında 1'inci. Yine "Bağımsız ve tarafsız yargıyla korunan hukuk devleti, hak ve özgürlükler ile adaletin teminatı olarak her alanda tahkim edilir." dediniz. Oysa hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye 128 ülke arasında 107'nci sırada ve siz bunu kabul ettiniz. Kamu-özel iş birliğiyle yapılan anlaşmaların uyuşmazlıklarında yetkili olarak Londra mahkemelerini kabul ettiniz. Egemen bir ülkede yaşayan bizler için bu son derece onur kırıcı bir imzaydı. Son söz olarak yine söylüyoruz ki: Zihniyet değişmeden çıkarılan paketlerle yargı düzeltilemez. Erken ya da zamanında yapılacak bir seçimde Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun önderliğinde tüm Türkiye'ye adaleti getireceğiz, tüm Türkiye huzurla buluşacak. Saygılarımı sunuyorum.” Dedi.
Haber Merkezi