MARMARA DEPREMİ'NDE EŞİNİ KAYBEDEN ESKİ MİLLİ GÜREŞ HAKEMİ YAŞADIKLARINI ANLATTI
O dönem güreş milli hakemi olan Beyenal, merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olan 17 Ağustos 1999'da saat 03.02'de meydana gelen ve 45 saniye süren 7,4 büyüklüğündeki Marmara Depremi'ni Avusturalya'nın Sydney kentinde düzenlenen Gençler Dünya Şampiyonası'na gittiğinde uçaktan inince öğrendi.
Türkiye Güreş Federasyonu yetkililerinin uğraşları sonucu kente 5 gün sonra ulaşabilen Beyenal, Adapazarı ilçesi Adnan Menderes Caddesi'ndeki evinin yıkıldığını ve vefat eden eşinin defnedildiğini gördü.
Depremde eşinin yanı sıra akrabalarını da kaybeden Beyenal'ın acısı afetin üzerinden çeyrek asır geçmesine rağmen tazeliğini koruyor.
Görevi için deprem gecesi evden ayrılmış
Sakarya'da ilerleyen yaşına rağmen gazetecilik yapmaya devam eden Suat Beyenal, AA muhabirine, 25 yıl önce depremi yaşamayan ama depremde en çok acı çekenler arasında yer aldığını söyledi.
Türkiye Güreş Federasyonunda 20 yıl başhakemlik yaptığını, deprem olduğunda Avustralya'nın Sydney kentine Dünya Gençler Şampiyonası için yola çıktığını belirten Beyenal, şunları anlattı:
"Deprem günü uçakla Türkiye'den ayrıldık. Biz havadayken burada deprem olmuş. Sakarya'da Bakkallar semti denen yerdeki 5 katlı evimiz yıkılmış ve hanım da maalesef enkaz altında kalmış. Ben bunları Sydney'e indikten yani depremden 4-5 saat sonra öğrendim. Tabii ki aramızda 10 bin kilometre olduğu için geri dönüş yapamadık. Depremden 5 gün sonra Sakarya'ya döndüm."
Beyenal, önce Romanya'nın başkenti Bükreş'te, 12-15 Ağustos tarihlerinde yapılacak Gençler Dünya Grekoromen Güreş Şampiyonası'na görevlendirildiğini ancak sonra yapılan değişiklikle 19-22 Ağustos tarihlerinde Avustralya'nın Sydney kentinde yapılacak Gençler Dünya Serbest Güreş Şampiyonası'na gönderildiğini aktararak, "Bir sene sonra 2000 yılında Sydney Olimpiyatlarına hakem olarak gideceğim için federasyon başkanımız Ahmet Ayık, 'Bükreş kafilesinden seni çıkardık, Sydney'e gideceksin.' dedi. Eğer ben Bükreş'e gitmiş olsaydım o gün depremin olduğu pazar günü Türkiye'ye dönmüş olacaktım. Artık depremi de bir ihtimal canlı yaşadıktan sonra şimdi hayatta mıydım değil miydim? Onu da tabii kestirmek mümkün değil." diye konuştu.
En büyük acıyı Avusturalya'ya indikten sonra yaşadığını, Sakarya'ya ulaşabilmek için 2-3 saat büyük bir mücadele verdiğini anlatan Beyenal, daha sonra evinin yıkıldığı ve eşinin vefat ettiği haberini alır almaz federasyon yetkilileri ve Sydney Yönetim Vilayet Teşkilatı'nın büyük çabalarıyla çok uzun bir tarifeli yolculukla 23 saat başka ülkelere de uğramak suretiyle Türkiye'ye gelebildiğini aktardı.
"25 yıl geçse de o acı hala bizim içimizde"
Evinin yıkıldığını ve eşinin iki gün önce defnedildiğini öğrenince büyük üzüntü yaşadığını dile getiren Beyenal, duygularını şöyle dile getirdi:
"Geldim ama ne eşimin cenazesini görebildim ne defninde bulunabildim. Ben o büyük zelzeleyi yaşamadım ama ben de geldikten sonra onlar kadar aynı olayı yaşadım. Gözlerime inanamadım. Hakikaten çok büyük bir olay olmuş. 25 yıl geçmiş inanın bende şu anda sanki 25 saniye önce deprem yaşanmış gibi bir his var. Depremde ölenlerin tümüne Allah'tan rahmet diliyorum. Allah bir daha böyle günleri göstermesin. Geldikten sonra evin enkazını gördüm, beş katlı apartman bir kattan ufak olmuş. Dozerler çalışıyor, sadece üzüntüyle arkadan baktım. 25 yıl geçse de o acı hala bizim içimizde. Unutamadık, unutamayız ve unutturmamamız da lazım."
Depremde amcasının oğlunu, eşini ve iki çocuğunu, diğer akrabalarından da 7 kişiyi kaybettiğini aktaran Beyenal, şöyle devam etti:
"Eşimle son görüştüğümüzde güle oynaya ayrıldık. Takımlarımı, kıyafetlerimi hazırladı. 20 saatlik uçak yolculuğumda giyeceklerimi hazırladı. O sabah kendisiyle bir kahvaltı yaptık. Sonra İstanbul havaalanından arayıp biraz sonra uçağa bineceğimi söyledim. 'Hayırlı yolculuklar.' dedi. Son görüşmemiz öyle oldu. Oğlum da Antalya'da çalışıyordu depremin olacağı akşam otobüs bileti varmış, ertelemek istemiş annesi istememiş ve göndermiş. Oğlumu zoraki göndermiş. Onlar da depremi Afyon'da duyuyorlar Afyon'dan geri dönüyorlar. Çocuğun aklına uysa çocuk gitmeyecek bir ihtimal o da beraber rahmetli olacak ama zorla göndermiş. Beni gülerek gönderdi, oğlunu zorla gönderdi, kendisi rahmetli oldu. Görevim gereği sürekli seyahat yapıyordum. Her zamanki gibi 'Hayırlısıyla gel' diye ayrılıyorduk, gene aynı ayrıldık ama bu defa kavuşamadık. Depremin acı yüzü benim için bu. Aradan 25 yıl geçti, hasretimizi Emirdağ aile mezarlığımızda gideriyoruz. Allah inşallah şehitlik mertebesine ulaştırmıştır."
Eşinin mezarını sık sık ziyaret eden ve orayı ikinci evi olarak kabul eden Beyenal, şunları kaydetti:
"Artık burayı ikinci evimiz olarak kabul ediyoruz. Deprem şehidimiz burada yatıyor. Haftada bir gün mutlaka buradayız. Amacımız depremi unutmamak ve unutturmamak. Buraya geliyoruz, dertleşiyoruz, konuşuyoruz. Kendi aramızda manevi bir bağ yapıyoruz. 36 seneye yakın bir evlilik hayatımız var. Çok dostane, dillere destan bir beraberliğimiz vardı ama buradaki bağ bambaşka bir bağ. Şimdi ben buraya geldiğim zaman manevi olarak öyle bir bağ kuruyoruz hakikaten konuşuyoruz, dertleşiyoruz."
AA