MAKÜ’LÜ GERONTOLOG AÇIKLADI: "TÜRKİYE'DE YAŞLILIK VE SAĞLIK PERSPEKTİFİ"
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Gerontoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Sevinç Sütlü, 18-24 Mart Yaşlılara Saygı Haftası münasebetiyle gazetemize yaşlılık hakkında açıklamalarda bulundu.
TÜİK verilerine göre Türkiye’nin de artık ‘yaşlı toplum’ sınıfına geçtiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Sütlü, “Burdur nüfusunun (277 Bin 452 kişi) ise yüzde 16,3’ü (45.302 kişi) 65 yaş ve üzeri kişilerden oluşmaktadır. İleri yaş grubu olarak adlandırılan 80 yaş üzerinin yaşlı nüfus içerisindeki payı ise yüzde 22’dir.” dedi.
Uzun yaşam, fırsatlar içermektedir
Yaş almanın; fiziksel, bilişsel, sosyal ve ekonomik değişim ve dönüşümleri beraberinde getirdiğine işaret eden Sütlü; “Yaşama eklenen yıllar hastalıklara karşı tıbbi, sosyal ve ekonomik gelişmelerin bir zaferi olarak lanse edilmekle birlikte büyük zorlukları da beraberinde getirmektedir.
Zafer olarak değerlendirildiğinde daha uzun bir yaşam, yaşlılar ve ailelerin yanı sıra bir bütün olarak toplumlar için fırsatlar içermektedir. Bireyler sağlıklı bir şekilde ve destekleyici bir ortamda yaşayabilirlerse kendilerinin ve ailelerinin hayatına mutlu zamanlar eklenecektir. Eklenen yıllar; ileri eğitim, yeni kariyerler ya da hobilere zaman ayırma fırsatının yanı sıra bilgi birikimleri ile genç kuşağa yol göstericilik yapma şansı verecektir.
Ancak bu fırsatların ve faydaların kapsamı büyük oranda” sağlık” faktörüne bağlıdır. Sağlığın sadece hastalığın olmaması değil, sosyal ve psikolojik iyilik halini de içermesi gerektiği unutulmamalıdır. Bugünün yaşlılarının yaşlılık yıllarını kendi ebeveynlerinden daha iyi sağlıkla yaşadıklarını gösteren kanıt çok azdır. Sağlıklı ya da aktif yaşlanma kişilerin fiziksel, psikolojik ve toplumsal iyilik halinin sağlanması için gençlik döneminden itibaren sürdürülen düzenli beslenme, egzersiz, güvenli yaşam gibi faaliyetleri içermelidir.
Yaşlılar, dış dünyayla ilişkili olmalı
Geçmiş zamanlarda evin bir köşesinde oturup dış dünyaya ile ilişkisi olmayan yaşlı imajının değişmeye ihtiyacı vardır. Sosyal izolasyon ve yalnızlığın yaşlı yetişkinlerin zihinsel ve fiziksel sağlığını önemli ölçüde etkilediği bilinmektedir. Yaşlıların akranlarıyla bir araya gelebileceği, birikimlerini gelecek nesillere aktarabileceği alanlara ve toplumsal katılım programlarına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu konuda devlet kurumlarına, yerel yönetimlere ve sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşmektedir.
Kadınlar erkeklere göre daha uzun yaşamakta bu da yaşlanmanın "kadınlaşması" ile sonuçlanmaktadır. Hayat boyu karşı karşıya kaldıkları zorlukları yaşlılık dönemine taşıyan kadınlar, erkeklere göre ekonomik ve sosyal yönden daha zor şartlarda yaşamak zorunda kalmaktadır. Eşleri hayattayken ev işlerinin sorumluluğunu alan ve kendilerine çizilen yaşam alanları evleriyle sınırlı olan kadınlar, tek başlarına kaldıklarında kamusal alana çıkmakta zorlanmaktadır. Bu kırılgan grubun daha çok bakım, eğitim, mali ve kamusal destek sistemlerine ihtiyacı bulunmaktadır.
Türkiye’de yaşlı bakım sigortası
Bireylerin kendi yaşam alanlarında yaşamak ve yaşlanmak isteğinin baskın olduğu bilinmekle birlikte aile yapısındaki değişiklikler nedeniyle yaşlılara çocukları veya yakınları tarafından bakım verilmesi güçleşmektedir. Profesyonel bakım elemanı ihtiyacını gündeme getirmektedir. Yaşlanan Türkiye’de yaşlı bakım sigortasının hayata geçirilmesi özellikle yalnız yaşlananların bakımı için büyük önem arz etmektedir.
Görülen o ki yaşlanan Türkiye önümüzdeki yıllarda, bakım ve sigorta sistemlerine eklenecek yükleri taşıyabilmek için, insanların hasta olmasının beklenip tedavi edilmeye çalışıldığı klinik yaklaşımlar yerine, koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyecek çok paydaşlı sağlıklı yaşlanma programlarına her zamankinden daha çok ihtiyaç duyacaktır. Gerontoloji bilimi yaşlılık sürecinin fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal yönlerini incelemekte ve yaşlı insanların sağlık, refah, yaşam kalitesi ve yaşlılıkla başa çıkma becerilerini arttırmayı hedeflemektedir. Sağlık kurumlarında 2023 yılından itibaren istihdam edilmeye başlanan gerontologların bu alana çok katkı sağlayacağı ön görülmektedir.” dedi.
Mine Kaya