Kudüs'te bir ramazan geleneği: Mescid-i Aksa'daki iftar sofraları
Filistin'in ve dünyanın dört bir yanından Kudüs'e gelerek Mescid-i Aksa'daki geleneksel iftar sofralarında buluşan Müslümanlar, burada ramazan günlerinin manevi ikliminin benzersiz olduğunu belirtiyor.
- Binlerce Filistinli ve yabancı Müslüman, başı rahmet, ortası bereket, sonu bağışlanma olan ramazan ayını, her akşam İslam'ın ilk kıblesi Mescid-i Aksa'da oruç açıp ibadet ederek idrak ediyor.
Çok sayıda Müslüman, Aksa'nın en bilinen sembollerinden Kubbet'üs Sahra çevresinde gün boyu Kur'an-ı Kerim okuyup ibadet ederek zaman geçiriyor.
Ramazanda Aksa'da bulunmak için uzak coğrafyalardan Kudüs’ü ziyaret edenlerin yanı sıra "48 Arapları" diye tanımlanan İsrail vatandaşı binlerce Filistinli de farklı şehirlerden otobüslerle mukaddes şehre geliyor.
Kudüslüler, iftara dakikalar kala yer sofralarını kurmak için ellerinde yiyecek poşetleri ve nevale sepetleriyle Aksa’ya akın ederken, Harem-i Şerif’te görev yapan çok sayıda gönüllü genç de iftar hazırlığı olmayan Müslümanlara su ve erzak dağıtımı yapıyor.
Mescid-i Aksa’daki Kıble Mescidi’nin içi ve çevresi toplu iftarlar için ayrılırken, kutsal mabedin avlu ve bahçeleri ise Filistinli ailelerin ve yabancı misafirlerin iftar sofralarıyla dolup taşıyor.
Bölgenin geleneksel yemeği “maklube” çoğu ailenin vazgeçilmezi
Suriye, Irak, Filistin ve Ürdün gibi Levant ülkelerinde ramazan günleri ve özel davetler için sık sık tercih edilen geleneksel lezzetlerden maklube, Harem-i Şerif'teki iftar sofralarında da vazgeçilmezler arasında.
Arapça kökenli “maklube” kelimesi, “ters çevrilen” anlamına geliyor. Et veya tavuk ile pirinç, patlıcan, patates, havuç gibi çeşitli malzemelerle derin bir tencere içinde hazırlanan yemek, büyük bir sofra tepsisine ters kapatılarak boşaltılıyor.
Mescid-i Aksa’daki altın rengi kubbesiyle dikkati çeken Kubbet'üs Sahra’nın çevresindeki Filistinli aileler, evde hazırladıkları maklube tencerelerini akşam ezanının okunmasıyla birlikte ters çeviriyor.
"Mescid-i Aksa’daki ramazan atmosferi büyüleyici"
Kudüslü Umm Nureddin Recebi, ailesi ve işgal altındaki Batı Şeria’nın El-Halil kentinden gelen misafirleriyle Mescid-i Aksa iftar açmak için yanlarında maklube getirmiş.
AA muhabirine konuşan 63 yaşındaki Recebi, "Mescid-i Aksa’daki ramazan atmosferi büyüleyici. Kelimelerle ifade edilemez. Ben Aksa için yaşıyorum. Her yıl bu anı bekliyoruz ve buraya geliyoruz. El-Halil’den gelen misafirlerimizle birlikte hazırladığımız maklube ile burada iftarımızı açacağız." dedi.
Filistinli kadın, "Mescid-i Aksa başka hiçbir yere benzemez. İnsana hayat veriyor. İnsanlar burada bir araya geliyor, birbirlerine sevgi gösteriyor, misafir ediyorlar." diye konuştu.
"Ramazanı ilk kez yaşıyor gibi hissettim"
Mescid-i Aksa’nın avlusunda iftar açmak için bekleyen yabancılar arasında her yıl olduğu gibi yine çok sayıda Türk de bulunuyor.
Almanya’da doğup büyüyen ve İstanbul’da eğitimine devam eden 27 yaşındaki Hicran Dilber, bu mübarek günlerde Kudüs’te bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
Avrupalı bir Türk turist grubuyla ikinci kez Kudüs’e gelen Dilber, "Buraya geldikten sonra ömrümde ramazanı ilk kez yaşıyor gibi hissettim. Biz ramazanı yaşamıyormuşuz aslında. Buradaki insanların onca baskının altında bile bu kadar mutlu ve basiretli olup bu kadar güzel kardeşlik içerisinde iftar yapıyor olabilmeleri, ramazanı bu kadar güzel kutluyor olabilmeleri açıkçası çok takdire şayan." dedi.
Türk halkına Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmenin önemini anımsatan Dilber, şöyle devam etti:
"İnsanların buraya çocuk çocuk, 7’den 70’e akın akın gelmeleri ve bayramı kutlamaları o kadar güzel ki, bu duygular anlatılmaz, yaşanması gerekiyor. Türk kardeşlerimize, burayı boş bırakmayıp daha çok gelmelerini tavsiye ediyorum. Özellikle eğer ‘ramazanı yaşadım’ demek istiyorlarsa ömürlerinde bir kez bile olsa Kudüs’e gelmeliler diye düşünüyorum.
Burası bir ümmet meselesi, burası bir kardeşlik meselesi. Aç kalmak gibi bir endişeniz yok. İftarlığınız olmasa dahi insanların sofrasına misafir olabiliyorsunuz, siz onları sofranızda misafir ediyorsunuz. Burada dil dili değil, kalp dili konuşuyor. Kardeşlik ve birlik beraberlik konuşuyor bence."
Aksa’ya gelebilmek için en az 4 İsrail kontrol noktasından geçiyorlar
İsrail’in katı engelleri nedeniyle işgal altındaki Batı Şeria’da yaşayan Filistinlilerin çoğu, birçok şehirden normalde 1 saatten daha kısa sürede ulaşabilecekleri Kudüs’e gelemiyor ve Mescid-i Aksa’daki ramazan atmosferinden mahrum kalıyor.
İsrail, Batı Şeria'da yaşayan Filistinlilerden sadece kadınlar, küçük çocuklar ve yaşlı erkeklerin Mescid-i Aksa'ya gelmeleri için işgal altındaki Doğu Kudüs'e girişlerine izin veriyor.
45 ile 55 yaş arası Filistinli erkeklere özel izin şartı koşan İsrail güçleri, geri kalan ergen ve yetişkin erkeklerin ise girişlerine izin vermiyor.
El-Halil’den gelen Filistinli genç kadın İnas Helavi, Mescid-i Aksa’ya, kontrol noktalarındaki uzun kuyruklarda saatlerce bekledikleri çileli bir yolculuğun ardından gelebildiklerini söyledi.
Helavi, "İsrail’in, girişleri kolaylaştırdığına dair sosyal medyada yaydığı iddiaların aksine asla böyle bir kolaylık görmüyoruz. Buraya gelebilmek için en az dört kontrol noktasından geçiyoruz. (İsrail güçleri) Bizi küçük düşürücü tutum sergiliyorlar. Keyfi biçimde istedikleri kişileri geçirip, istemediklerini geri çeviriyorlar." dedi.
Tüm çilelere rağmen Mescid-i Aksa’ya gelmekten vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Helavi, "Ramazandaki oruç hali ve Mescid-i Aksa’ya ulaşmak için çektiğimiz yorgunluğa rağmen buraya gelmeye devam edeceğiz; çünkü bu gerekli ve burada bulunmak bizim için bir görev." ifadelerini kullandı. AA