"KORUNMASI GEREKEN BİR HAZİNELİĞİN KAYBOLUŞU: BURDUR GÖLÜ VE EKOSİSTEM TEHDİTLERİ"
Burdur Gölü, Türkiye’de şehir merkezinde bulunan sayılı göller arasındadır. Türkiye’nin en tuzlu 3. ve yüzölçümü olarak en büyük 7. gölüdür.
Göller Bölgesi’nin önemli gölleri arasında yer alan Burdur Gölü’nün, göl alanı 153 km², rakımı 842,87 metre, uzunluğu 34 km ve en genişliği de 9 km olarak ölçülmüştür. Ülkemizin en derin göllerinden birisi olan Burdur Gölü’nde derinliğin, bazı bölgelerde 100 metreyi bulduğu bilinmektedir. Göldeki su seviyesi ise 1959 yılında 851,32 metre, 2015 yılında ise 841,82 metre olarak ölçülmüştür. Göldeki su seviyesi 1970 yılında 857,62 metreye ulaşarak tarihteki en yüksek seviyesine erişmiştir. Bu tavan seviyeden sonra gölün su seviyesinde düzenli bir düşüş gözlemlenmiştir. Göldeki çekilme 1970 yılından günümüze kadar devam etmiş ve halen de devam etmektedir.
Burdur Gölü coğrafi özellikleri
Burdur Gölü, 37 derece 45 dakika kuzey, 30 derece 12 dakika doğu koordinatlarında bulunmaktadır. Göl, Söğüt Dağı ile Sulu dere Yayla dağ kütleleri arasında kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan tektonik bir göldür. Günümüzde kapladığı alan 153 km² olan gölün yaklaşık 35 yıl önce 228 km²’lik bir alanı kapladığı bilinmektedir.
Gölün batı kesimi boyunca uzanan fay hattı nedeniyle bu kısımda kıyı çizgisi çok dardır. Bu dar bölgelerde gölün birden derinleştiği görülmektedir. Gölün güney ve kuzeyinde ise alüvyonların birikmesi ile sazlarla kaplı ve delta oluşumu görülebilmektedir.
Burdur Gölü nasıl oluştu?
Burdur Gölü, oluk şeklindeki tektonik bir çöküntünün suyla dolmasıyla oluşmuş tektonik bir göldür. Tektonik bir sarsıntı sonucunda meydana gelen bu tip tüm göllerde olduğu gibi Burdur Gölü de bir fay hattı üzerinde bulunmaktadır. Gölün batı kesiminde boylu boyunca uzanan bir fay hattı bulunmaktadır.
Burdur Gölü’nde çekilme
Burdur Gölü, son yıllarda su seviyesinde ciddi kayıplar yaşamaktadır. Göldeki çekilmeye; gölü besleyen dere ve çaylar üzerinde yapılan barajların, tarımsal, evsel ve endüstriyel amaçla yapılan göletler ile açılan kaçak sondajlar ve kuraklığın sebep olduğu söylenebilmektedir.
Burdur Gölü, kapalı bir havzada yer almaktadır. Bu nedenle gölün akıntısı bulunmamaktadır. Gölü beslemesi beklenen akarsuların da artık Burdur Gölü’ne ulaşamıyor oluşu, göldeki buharlaşmayı arttırarak gün geçtikçe gölün daha fazla su kaybetmesine neden olmaktadır. Bu da binde 24 oranıyla oldukça tuzlu bir suya sahip olan gölün tuzluluk seviyesini göldeki çekilmeyle doğru orantılı olarak arttırmaktadır. Burdur gölünün tuz oranı, deniz suyuyla kıyaslanacak olursa ortalama olarak 2 kat daha fazla olduğu söylenmektedir. Ancak son 20 yıl içinde yaşanan dikkat çekici bir değişimle, Burdur Gölü'nün su tuzluluk oranı adeta rekor bir seviyeye ulaştı. Yaklaşık 20 sene öncesine kadar Akdeniz'in su tuzluluk oranıyla karşılaştırıldığında sadece 2 kat daha tuzlu olan Burdur Gölü, yapılan son ölçümlerde Akdeniz'den tam 560 kat daha tuzlu bir suya sahip hale geldi.
Burdur Gölü havzası meteoroloji istasyonları ölçümlerine göre, ortalama olarak 447 mm yağış almaktadır. Bölgeye düşen yağış oranında 1995 yılından günümüze kadar kısmi bir artış olsa da (yukarıda da bahsedildiği gibi gölü besleyen su kaynaklarının çeşitli nedenlerle kesilmiş olması nedeniyle) göldeki çekilme önlenememektedir.
Burdur Gölü’ndeki ciddi su kaybıyla meydana gelen göldeki küçülmenin, göl suyu ve gölde yaşayan canlılar için büyük bir tehdit oluşturmakla birlikte gölün çevresindeki hayatı da tehdit etmektedir.
Burdur Gölü’nde şaşırtıcı yaşam adaptasyonu
Burdur Gölü, endemik kuş türlerinin barınma alanı olarak uluslararası bir öneme sahiptir. Tuzluluk oranının oldukça yüksek olduğu ve besin maddeleri açısından da fazla zengin olmadığı bilinen Burdur Gölü’nde şaşırtıcı bir şekilde yüze yakın kuş türü ve yaklaşık 300 bine yakın su kuşu yaşayabilmektedir.
Burdur gölü habitatıyla ilgili ilginç bir diğer bilgi ise; dünyada nesli tükenmekte olan "Dikkuyruk (Oxyura leucocephala)" ördeklerinin yüzde 70'inin Burdur Gölü’nde yaşıyor olmasıdır. Dikkuyruk ördeği popülasyonunun büyük bir kısmı kışı geçirmek için Burdur Gölü’nü tercih etmektedir. Ancak yaşanan su kaybı nedeniyle günden günü küçülen gölde yaşayan Dikkuyruk ördekleri dahil yaklaşık 100 kuş türünün büyük çoğunluğunun yok olmakta olduğu bildirilmiştir.
Burdur Gölü’nde Dikkuyruk Ördeklerinin yanı sıra; Çamurcun (Anas crecca), fiyu (Anas penelope), elmabaş patka (Aythya ferina), küçük kuğu (Cygnus columbianus), sakarmeke (Fulica atra), macarördeği (Netta rufina) ve kara boyunlu batağan (Podiceps nigricolis), kır incirkuşu (Anthus campestris), kocagöz (Burchinus oedicnemus), kızıl şahin (Buteo rufinus), leylek (Cicconia cicconia), ak pelikan (Pelecanus onocrotalus), flamingo (Phoenicopterus roseus), kaşıkçı (Platalea leucorodia), ve mahmuzlu kızkuşu (Vanellus spinosus) türlerinin yaşayabildiği söylenebilmektedir.
Kuş türleri için doğal bir yaşam alanı sunan Burdur Gölü’nün, su yapısı nedeniyle birçok balık türüne ev sahipliği yapamadığı bilinmektedir. Ancak gölde; Burdur Dişli Sazancığı (Aphanius sureyanus), Cobitis (Bicanestrinia) turcica, Cobitis turcica ve Pseudophoxinus meandri içsu balık türlerinin de yaşayabildiği söylenebilmektedir.
Bu türlerden en dikkat çekeni Burdur Dişli Sazancığıdır. Gölde yaşamaya adapte olmuş nadir canlılardan olan Burdur Dişli Sazancığı’nın dünya üzerindeki bilinen tek yaşam alanı Burdur Gölü’dür ve göldeki çekilme nedeniyle bu türün nesli de yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Burdur Gölü’nde ayrıca nesli tehlike altında olarak yaşan bir diğer canlı türü ise karagözlü mavi kelebek (Glaucopsyche alexis) türüdür.
Burdur Gölü’nde turizm
Burdur Gölü, hayatta kalma mücadelesine rağmen halen turistik bir değer taşımaya devam etmektedir. Gölde; kuş gözlemciliği ve yelken sporları gibi faaliyetler yürütüldüğü görülmektedir. Ayrıca, Burdur Halk Plajı da göldeki çekilmeye rağmen hala halk tarafından rağbet görmektedir.
Zuhal Daldal