KIVANÇ REKLAM 43 YAŞINDA
Burdur Merkez Berberoğlu Pasajı’nda faaliyet gösteren Kıvanç Reklam 43 yaşına girdi. İşletmeciliğini Hasan Düdük’ün yaptığı Kıvanç Reklam teknolojik gelişmelere ayak uydurarak halen daha Burdurlulara hizmet etmeye devam ediyor. Çağdaş Burdur Gazetesi Muhabirimize röportaj veren Hasan Düdük, 43 yıllık meslek hayatını şu şekilde anlattı: “Rahmetli babam bakırcıydı. Ben resim sanatıyla başladım. O yıllarda portre, manzara çalışmaları, yağlı boya çalışmaları yapıyordum. Sonra yazı yazmaya, tabela yazmaya başladık. İşi o zamanlarda sanat olarak yapıyorduk, bilgisayar yoktu. Fırça, el emeği göz nuru olarak yapıyorduk. Elde yapılan, fırça, yağlı boyayla yapılan tabelalarımız, o dönemlerde her şey elle yapılıyordu.
O dönemlerde işlerin yapılma süresi tabelanın durumuna, işçiliğine göre bazen 1 hafta 10 gün bazen 3 gün olabiliyordu.
El emeği ile soğukta, kar yağarken bile dışarıda fırçayla yazı yazdım. Tam sıcaklarda, elle ayakta akşama kadar yazı yazdığımız zamanlar oldu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dijital baskıya geçtik. Eskiden 1 haftadan yaptığımız tabelayı son teknolojiyle 1 saatte yapıyoruz. Günümüzde bilgisayar teknolojisi var, her şey bilgisayarla oluyor. Her şey daha kolay oldu. Günümüzde sanat bitti.
Babam Hüsnü Düdük, nur içinde yatsın, bana yardım eder, kaşe yapardı. Bakırdan kabartma harfler, tabelalar yapardı. Sanatkârdı, bakırcı esnafıydı ama burada boş durmaz bize yardım ederdi. Baba oğul çalışırdık. El sanatıyla o da tabelalar, kabartma bakır tabelalar yapardı. Kaşeler, mühürler yapardı. Çalışmayla geçti ömrümüz, 43 yıl oldu. 1980’den bu yana 43 yıl oldu, hala daha işletmeye devam ediyoruz.” dedi.
HASAN DÜDÜK’ÜN SPOR HAYATI
Burdur Spor’da kaleci olarak futbol oynadığını da dile getiren Reklamcı Hasan Düdük, “Ben 60’lı 70’li yıllarda 1968 yılında bu takımın genç takımındaydım. Burdur Spor’un ilk 3. Profesyonel ligdeyken 1968’inde bu takımda başladım. Burdurspor’da futbol oynarken sakatlandım. Hem işimi takip ediyordum hem futbolu ikisini bir arada götürmeye çalışıyordum. Sakatlandım futbolu bırakmak zorunda kaldım. Kaleciliği bırakınca benim yerime Korkuteli Spor’dan Rüştü’yü getirdiler. Rüştü burada başladı, onun da yolu açıldı. Buradaki özel maçlarda Antalya Spor’a gitti, Antalya Spor’dan Fenerbahçe’ye gitti. Yolu açıldı gitti. Ta Barcelona’ya kadar gitti, bu kader çizgisi böyle maalesef. Futbolda şanssızlık oldu mu oluyor. Sakatlandığın zaman futbol hayatın da bitiyor.
Bizler profesyonel düşünemiyoruz. Yol gösteren olmadı, amatör ruhla oynadık. Sıcakta, çamurda oynadık. Yok, benim burada işyerim vardı. İşi bırakamadım, ikisini bir arada götürmeye çalıştım olmadı. Yani iki iş bir arada olmuyor. Tek iş olacak, ek iş değil. Bir de bu yoldan önümüzü açan, yol gösteren, fikri veren olmadı. Bizde amatör ruhla, o yıllarda oynadık. Ya futbolculuk ya işini yapacaksın. Tek işin olacak. Mesela bizim burada Sarı Metin arkadaşımız, o da iyi güzel futbolcuydu Bolu Spor’a gitti, 1. Lig’deydi. Biz beraber genç takımdan yetiştik. Şirin’de vardı, Gençlerbirliği’ne gitti. Naci’de vardı. İyi takımlara gittiler. Onlar, o yolda ekmek yediler.
Bende bu takımın arkasında kaleci Erdoğan’ın arkasında top topluyordum, 3.Lig’de 60’lı yıllarda. Biz onlara baka baka kaleci olduk. Ama sonunu getiremedik. Dünyaya gelme şansım olsaydı tekrar futbolcu olmak isterdim. İstemez miyim? Sanatta ayrı bir duygu, ben resim sanatını bırakamazdım. Sanat hala benim içimde ama sporculuk ruhu da ayrı, o başka, o da içimde. Dünya’ya gelsem sporcu olmak isterdim ama iyi bir sporcu olurdum. İyi bir takım hayal ederdim, orada ekmek yerdim. İyi bir isim, iyi bir geleceğim olurdu. Ama şükür, biz de bu nasibi aldık. Rabbim bize bu meslekten ekmek yemeği nasip etmiş. Çok şükür bende bu mesleğimden memnunum. Burdur’umuza hizmet ettik, bunca esnaf yetiştirdik. Bu meslekte eleman yetiştirdik, bu meslekten ekmek yiyen arkadaşlarımız var. Allah razı olsun deseler, bizim kazancımız bu.” diye konuştu. Hale Pak – Halil İbrahim Kara