Flaş Haber Yeni

KİMYASALLAR TOPRAĞA ZARAR VERİYOR

KİMYASALLAR TOPRAĞA ZARAR VERİYOR

Tarımda yoğun kimyasal kullanımı toprağa zarar veriyor.

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Toprak Bilimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Günay Erpul, gübre ve ilaç gibi yöntemlerle üretimi artırmanın mümkün olduğunu belirtiyor ancak kullanma-koruma dengesini sağlamazsak sürekli gübre kullanmamız gerekeceğini ve doğal ekosistem fonksiyonlarının zarar görmesiyle sürdürülebilirliğin ciddi şekilde tehlikeye girdiğini vurguluyor. Doğa Koruma Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Uğur Zeydanlı ise tarımsal üretimin toprak, su ve biyoçeşitliliğe daha az zarar verecek şekilde planlanması ve ekosistem hizmetlerinin daha etkin kullanılması için çiftçiler ve ilgili bakanlıklarla işbirliği içinde çalışmaların hayata geçirilmesini desteklediklerini belirtiyor.,

Uzmanlar, yoğun tarımın çevre sağlığına tehlikeli sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Kimyasal ürünlerin kullanılmasıyla birlikte birim alanda daha fazla ürün elde etme amacıyla yapılan yoğun tarım, özellikle toprak sağlığı açısından riskli olabilir. Birleşmiş Milletler (BM), toprak kaynaklarının sürdürülebilirliğini ve toprak verimliliğini korumak amacıyla 2013 yılında Dünya Toprak Günü olarak kabul ettiği 5 Aralık'ı kutlamaktadır.

Toprağın varlığını, kalitesini ve verimini tehdit eden birçok faktör arasında erozyon ve yoğun kimyasal kullanımı öne çıkmaktadır. Tarım sektöründe insektisit, fungisit, herbisit gibi bitki koruma ürünlerinin kullanımında son yıllarda artış yaşanmaktadır. Türkiye'de en fazla kullanılan herbisit, akarisit ve insektisit türleri toprak kirliliğine neden olabilecek kalıntılar bırakabilmektedir. Bu durum Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2022 verileriyle de desteklenmektedir.

Türkiye'de 2006'da kullanılan bitki koruma ürünü miktarı 45.376 ton iken, 2022'de bu miktar 55.374 tona yükselmiştir. Bu ürünler arasında en fazla fungisit (19.446 ton), ardından herbisit (14.553 ton), insektisit (12.205 ton), akarisit (2.462 ton), rodentisit ve mollussisit (298 ton) ve diğer bitki koruma ürünleri (6.410 ton) yer almaktadır. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Toprak Bilimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Günay Erpul, gübre kullanımındaki artışla birlikte toprağa verilen kimyasalların toprak bozulmasının önemli bir göstergesi olduğunu belirtmektedir. Bu kimyasalların toprağa geri dönerek kimyasal yüklü besinler haline geldiği ifade edilmektedir.

Erpul, topraktaki besin maddesi döngüsünün, nüfus artışıyla birlikte yoğun tarım sistemlerine geçiş ve kimyasal kullanımındaki artışla devam ettiğini belirtmektedir. Türkiye'deki topraklarda biriken tuzların, sulu tarım sistemlerine geçiş ve yetersiz toprak yönetimi durumunda çözünmeye başlayabileceği konusunda uyarıda bulunmaktadır. Ayrıca, aşırı kimyasal, pestisit, herbisit ve insektisit gibi maddelerin atıklarının da biyoçeşitlilik açısından ciddi sorunlara neden olduğunu vurgulamaktadır.

"Küresel ortamdaki toprakların 3'te 1'i bozulmuş durumda"

Erpul, sağlıklı topraklarda asitliğe yol açan kimyasallardan kaçınmanın önemini vurgulayarak, verimli toprak kaynaklarının tarım dışı amaçlarla kullanılmasının ciddi bir tehlike olduğunu belirtmektedir. Toprağın su ve hava almasının engellenmesi, canlılığı öldürdüğünü ve istenmeyen organizmaların oksijenli koşullarda yaşayan dost mikroorganizmaların yerini aldığını ifade etmektedir. Bu durumun, arazi kullanım değişiklikleriyle birlikte Türkiye'de ciddi bir sorun haline geldiğini söylemektedir. Betonlaşma olarak adlandırılan bu durum, kaynakların biyokütle üretimi dışında kullanılmasını engellemektedir.

Erpul, iklim değişikliğinin etkileriyle birlikte okyanusların ardından en büyük karbon yutak alanlarını oluşturan topraktaki organik karbonun öneminin arttığından bahsetmektedir. Toprakta tutulan karbonun kaybedilmesi halinde, iklim değişikliğinin geri döndürülemez bir sürece gireceğine işaret etmektedir.

 "Doğrudan ekim" ve "korumalı tarım" önerisi

Zeydanlı, doğal ekosistemlerin tarımsal üretime sağladığı katkının ekosistem hizmetleri olarak adlandırıldığını belirterek, ekosistem hizmetlerinin daha etkin kullanıldığı, tarımsal üretimin toprak, su ve biyoçeşitliliğe daha az zarar verecek şekilde planlandığı çalışmaların hayata geçirilmesi için çiftçiler ve ilgili bakanlıklarla işbirliği içinde olduklarını ifade etmektedir. Anız yakımını engellemek için "doğrudan ekim" veya "korumalı tarım" adı verilen uygulamaların tercih edilebileceğini aktarmaktadır. Biyolojik mücadele konusunda kemirgenlerin engellenmesi için tarlaların etrafına kuş yuvaları ve tünekler yerleştirildiğini ve böylelikle gündüz kerkenez gece ise baykuşların avlanabileceği vardiyalı bir "zararla mücadele sistemi" ortaya koyulduğunu belirtmektedir. Zeydanlı, tüm bu çalışmalarla toprak, su ve biyoçeşitliliğin korunduğunu vurgulamaktadır.

Çiftçiler uluslararası işbirliği çerçevesinde desteklenecek

Zeydanlı, FAO ve Tarım Reformu Genel Müdürlüğü işbirliğinde yeni bir proje başlatılacağını belirterek, toprak, su ve biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik faaliyetlerde bulunan çiftçilerin desteklenmesinin amaçlandığını ifade etmektedir. Tarımın gelecekte de önemli bir yere sahip olacağını düşündüğünü belirten Zeydanlı, projenin toprak ve su kaynaklarının kullanımı açısından önemli bir sonuç elde edilmesini sağlayacağını vurgulamaktadır. Pestisitler, herbisitler ve suni gübrelerin insan sağlığı açısından önemli sorunlar yarattığını belirten Zeydanlı, projenin bu sorunların önüne geçmek için önemli bir araç olacağını söylemektedir. Toprak haritası konusunda Türkiye'de bilgi eksikliği olduğunu ifade eden Zeydanlı, bu eksikliklerin bir an önce giderilmesi gerektiğini belirtmektedir.

AA