KADINA VE SAĞLIK ÇALIŞANLARINA ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ, TBMM GENEL KURULUNDA KABUL EDİLDİ
Kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.
Kanuna göre, Türk Ceza Kanunu'ndaki takdiri indirim nedenleri sınırlandırılacak. Failin pişmanlık içermeyen davranışları, takdiri indirim nedeni olarak kabul edilmeyecek.
Failin salt indirim almaya yönelik kılık ve kıyafetine özen göstermesi, takım elbise giymesi, kravat takması gibi duruşmadaki şekli tutum ve davranışları, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınmayacak. Takdiri indirim uygulanması halinde ise gerekçeleri kararda mutlaka gösterilecek.
Kadına karşı şiddetle daha etkin mücadele edilebilmesi ve caydırıcılığın sağlanabilmesi amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama, tehdit, işkence ve eziyet suçunun kadına karşı işlenmesi halinde cezası artırılacak.
Kasten öldürme suçunun kadına karşı işlenmesi hali bu suçun nitelikli halleri arasına alınacak. Kasten öldürme suçunda ceza müebbet hapis iken bu suçun kadına karşı işlenmesi halinde verilecek ceza ağırlaştırılmış müebbet hapse çıkarılacak.
Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek kasten yaralama suçunun kadına karşı işlenmesi halinde cezanın alt sınırı 4 aydan 6 ay hapse yükseltilecek.
İşkence suçunun kadına karşı işlenmesi halinde cezanın 3 yıl olan alt sınırı 5 yıl hapse çıkarılacak.
Eziyet suçunun kadına karşı işlenmesi halinde cezanın 2 yıl olan alt sınırı 2 yıl 6 ay hapse yükseltilecek.
Hayata, vücut veya cinsel dokunulmazlığa yönelik bir saldırı gerçekleştirileceğinden bahisle işlenen tehdit suçunun mağdurunun kadın olması halinde cezanın 6 ay olan alt sınırı 9 ay hapse çıkarılacak.
Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi suçunun konusunun sağlık hizmetleri olması durumunda verilecek ceza altıda biri oranına kadar artırılacak.
"Israrlı takip" suç olacak
Israrlı takip olarak nitelendirilen fiiller müstakil bir suç haline getirilecek. Israrlı bir şekilde fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilecek.
Israrlı takip suçunun, çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi; mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması; hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi halinde faile 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilecek. Bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olacak.
Tutuklamada katalog suç düzenlemesi
Yasayla kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu ile sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçları tutuklamaya ilişkin katalog suçlar arasına alınacak.
Kasten yaralama suçunun, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi ya da canavarca hisle işlenmesi halleri de katalog suç olacak.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Mağdur ile şikayetçinin hakları" başlıklı maddesinde değişiklik yapılacak. Düzenlemeyle, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçu ile kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçları madde kapsamına dahil edilecek. Böylelikle soruşturma ve kovuşturma evrelerinde özellikle şiddet mağduru kadınların, istemleri halinde baro tarafından görevlendirilecek avukatın hukuki yardım ve desteğinden ücretsiz şekilde faydalanmaları sağlanacak ve hak arama yollarını etkin bir şekilde kullanabilmelerine imkan tanınacak.
Israrlı takip suçunda uzlaştırma hükümleri uygulanmayacak.
Sağlık çalışanlarıyla ilgili Mesleki Sorumluluk Kurulu oluşturuluyor
Kanuna göre, kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşları ve vakıf üniversitelerinde görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer sağlık meslek mensuplarının sağlık mesleğinin icrası kapsamında yaptıkları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar nedeniyle yapılan soruşturmalar hakkında Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanacak. Soruşturma izni, Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan Mesleki Sorumluluk Kurulu tarafından verilecek. Kurul, özel sağlık kurum ve kuruluşları ve vakıf üniversitelerinde görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer sağlık meslek mensupları bakımından il sağlık müdürlüklerinde görevli başkan veya yardımcılarını da ön inceleme yapmak üzere görevlendirebilecek.
Kamu kurum ve kuruluşları ve devlet üniversitelerinde görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer sağlık meslek mensuplarının sağlık mesleğinin icrası kapsamında yaptıkları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar nedeniyle idare tarafından ödenen tazminattan dolayı ilgilisine rücu edilip edilmeyeceğine ve rücu miktarına, ilgilinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanıp kullanmadığı ve kusur durumu gözetilerek Mesleki Sorumluluk Kurulu tarafından 1 yıl içinde karar verilecek.
Yasayla ayrıca Mesleki Sorumluluk Kurulu'nun üyeleri ve karar alma süreçleri de düzenlenecek.
Bu düzenleme, haklarında kesinleşmiş bir soruşturma izni verilenler bakımından uygulanmayacak ve soruşturma veya kovuşturmalara devam edilecek.
Kamu kurum ve kuruluşları ve devlet üniversitelerinde görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer sağlık meslek mensuplarının sağlık mesleğinin icrası kapsamında yapmış oldukları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar nedeniyle idare tarafından ödenen tazminattan dolayı açılan rücu davalarından, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla yargılaması devam edenler bakımından karar verilmek üzere Mesleki Sorumluluk Kurulu'na başvurması için davacıya iki aylık süre verilecek. Başvuru yapılmaması halinde dava usulden reddedilecek.
Görüşmelerden
Genel Kurulda düzenlemenin görüşmeleri sırasında söz alan milletvekilleri, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkındaki Yargıtay kararını değerlendirdi.
CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, bu kararın, "yargının siyasallaştığının" açık kanıtı olduğunu savunarak, "Umudumuzu hiçbir zaman yitirmeyelim. Türkiye'ye, önümüzdeki günlerde yargının tarafsız, bağımsız olacağı; kuvvetler ayrılığının var olacağı demokratik hukuk devleti mutlaka gelecektir. Hep birlikte, Millet İttifakı ile birlikte getireceğiz." diye konuştu.
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ise AK Parti Grubu sıralarına dönerek "Size yenilgiyi tattıran herkesten olduğu gibi Canan Kaftancıoğlu'ndan da intikam almaya çalışıyorsunuz. Ama Canan sizden korkmaz, bilginiz olsun." sözlerini sarf etti.
AK Parti'li milletvekilleri, Şık'a tepki gösterdi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, hukuksuzluğun bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kimsenin yanına kar kalmayacağını ifade ederek "Herkes çektirdiği çilenin hesabını elbet bir gün verecektir." dedi.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, iktidarın, kendisine muhalif herkesi yargıyı kullanarak siyaset dışına ittiğini ileri sürdü.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, "dünün mağdurlarının bugünün mağrurları haline gelerek tüm kurumlar üzerinde vesayet oluşturmasının kabul edilemez olduğunu" ifade ederek "Biz, Canan Kaftancıoğlu kararının da bu kadar tartışılıyor olmasını, bu vesayetin bir sonucu olarak görüyoruz. İktidar, tüm vatandaşlarımızın adil yargılanacağı bir ortamı oluşturmak zorundadır." görüşlerini dile getirdi.
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, mahkemelerin belirli usul ve esaslara göre karar verdiğini, bunun dışındaki bütün değerlendirmelerin siyasi olduğunu belirterek "Hukuk mahkemelerinin, ceza mahkemelerinin vermiş olduğu kararlar siyasi olarak nitelendirilemez. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde bu konuda yasama, yürütme ve yargı erklerinin kuvvetler ayrılığı prensibine göre işlediği herkesin malumudur." değerlendirmelerinde bulundu.
Teklifin kabul edilerek yasalaşmasının ardından TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, birleşimi, 17 Mayıs Salı saat 15.00'te toplanmak üzere kapattı.
AA