“CAMİLERİMİZ MEDENİYETİMİZİN KALBİDİR”
MEVLİD-İ NEBİ HAFTASI, CAMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ HAFTASI İLE BİRLİKTE KUTLANIYOR
Diyanet İşleri Başkanlığı Burdur İl Müftülüğü Mevlid-i Nebi Haftası ve Camiler ve Din Görevlileri Haftası dolayısıyla bir programı tertip etti. Burdur Valisi Ali Arslantaş’ın olurları ile hazırlanan program 1 Ekim 2022 Cumartesi günü saat 14.00’da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sergi ve Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Mevlid’i Nebi Haftası’nın bu yıl ki teması olan “Peygamberimiz, cami ve irşat” üzerine bilgilendirme ve sunumlarda bulunuldu. Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda Burdur Valisi Ali Arslantaş, Burdur İl Müftüsü Enver Türkmen ve kardeşi Diyanet İşleri Başkanlığı Vaizi Kazım Türkmen haftanın önemine ilişkin birer konuşmada bulundular. Plaket takdimi ile devam eden program, ikramlar ile son buldu.
VALİ ALİ ARSLANTAŞ: “CAMİLERİMİZ MEDENİYETİMİZİN KALBİDİR.”
Burdur Valisi Ali Arslantaş haftanın önemine ilişkin yaptığı konuşmada şunları kaydetti: “Camilerimiz medeniyetimizin kalbidir. Çok sayıda mümini aynı çatı altında toplamanın rasyonel faydası toplu ibadete imkân tanımak olsa da sembolik ve daha mühim mana, onlarca hadiste ve Yunus Suresi 87. ayet ile Fetih Suresi 29. ayette ihbar edildiği üzere uhuvvet ruhunu diri tutmaktır. Müminler için cami kardeşliğin ifadesidir. İlmin ve kültürün nakil merkezidir. Medeniyetimizde camiler Allah’ın evi olarak nitelendirilmiş, cami külliyeleri ticaretten muhabbete kadar hayatın her alanını ihata eden bir fonksiyon icra etmiştir.
Atalarımız dünyada mekân ahirette iman demişler. Teşbihte hata olmaz ise ahiretteki imanın olgunlaşmasının kökeninde yine bir mekân vardır.
Peygamberimizin Medine’ye hicretinin ardından inşa edilen Mescid-i Nebevi, evlerinden ayrılan Müslümanların ihtiyaçlarının giderildiği, yoksullara kol kanat gerilerek kimsesizlerin himaye edildiği, İslam’ın ilk döneminde karşılaşılan problemlerin çözümü adına istişarelerin yapılarak kararların alındığı bir yönetim merkezi haline gelmiştir.
Peygamberimiz ve ashabı, vakitlerinin çoğunu, savaş planlarının tasarlandığı, konukların Allah resulünün huzuruna çıkarıldığı, beytül mal işlerinin görüşüldüğü bu mekânda geçirmiştir. Namazlarını Mescidi Nebevi’nin duvarları arasında hep beraber kılmışlar, sahabe efendilerimiz yeni nüzul olan vahiylerin tebliğ şerefine bu mescitte nail olmuşlardır.
Mescid-i Nebevi’ ye bitişik bir gölgelik vardı ki adına Suffa denilirdi. Burada yaşayan ve tek gayeleri İslam’ı hakkıyla öğrenmek olan yoksul, kimsesiz gençler Ashab-ı Suffa olarak anılırdı.
Peygamberimizin etrafından an miktarı ayrılmadan, ağzından çıkan her sözcüğü havada kapmaya uğraşan bu gençler, kuran ve sünneti hakkıyla öğrenip başkalarına da öğretmeyi kendilerine şiar edinmişlerdi. Uzak diyarlardan İslam'ı öğrenmek için talep olduğu vakit, öğretmen seçimi Suffa’da yetişenler arasından yapılırdı.
Açlıktan bayılacak kerteye geldiği halde Mescid-i Nebevi’den ayrılmayan, sahabenin büyüklerinden Ebu Hureyre’de Ashab-ı Suffa’dandı.
Sözcük manası “Mânen aydınlatma, hak yolunu gösterme, gafletten uyandırma, uyarma” olan irşad için tüm ömrünü vakfedenlerin öncüleri işte bu meclisten yetişenlerdi. Kıyamete kadar sürecek dünya hayatında, yaşamın her alanını ilgilendiren konular hakkında olabildiğince fazla bilgi edinmek için peygamberimizin ömrü kadar vakitleri olduğunun bilinciyle gecelerini gündüzlerine katmışlardı.
Dünya ve ahiret hayatına dair tüm mevzuların konuşulduğu, öğretmeninin peygamberimiz, öğrencilerinin sahabe efendilerimiz olduğu, belirli günlerde kadınlara özel sohbetlerin düzenlenerek dinin eksiksiz öğretildiği, bir bina düşünün. Bu kusursuz örnek sayesinde Hz. Peygamber (S.A.S.) döneminden sonra da cami ve mescitler birer irşat ocağı kabul edilmiştir.
Çeşitli kültürlerden insanların İslam’a dahlinin ardından, yeryüzünün hemen her coğrafyasında farklı mimari özelliklere sahip camiler inşa olunmuştur. Anadolu’nun her köşesi, milletimizin katıksız imanını simgeleyen camilerle donatılmış, mahalleler camilerin orijin kabul edildiği bir anlayışla yapılandırılmış, tıpkı peygamber efendimiz zamanında olduğu gibi camiler dinimize dair her tür hususiyetle ilgili bilgilerin öğrenildiği bir irşat membaı olarak yüz yıllar boyunca varlığını sürdürmüştür.
Âli İmran sûresi 104. Ayette buyrulduğu üzere insanlar arasında hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü yasaklayan seçkin bir topluluk bulunmalı, bir başka ifade ile dinamik bir irşat süreci daima işletilmelidir. Aksi halde camilerimizin fiziki varlığı kuru imgelemden ibaret kalacak, hayatın işleyişine tesiri olmayan bitişik dört duvar bir müddet sonra mecazen, Fatih Sultan Mehmet’in veciz ifadesiyle Efrasiyab’ ın sarayında nevbet çalan baykuşlara mekân olacaktır.
Milletimizin bu hazin sona uğramaması için gönülden gayret gösteren tüm din görevlilerimizin Camiler ve Din Görevlileri Haftasını tebrik ediyorum. Hizmetleriniz sebebiyle milletimizin sizlerden ebeden razı olduğu gibi cenabı hakkında sizden razı olmasını diliyor, hepinize sağlıklı mutlu bir ömür temenni ediyorum.”
MÜFTÜ TÜRKMEN HAFTANIN TEMASINI ANLATTI
Mevlid-i Nebi ve Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın bu yıl ki teması, ‘Peygamberimiz, cami ve irşat’olduğunu söyleyen Burdur İl Müftüsü Enver Türkmen yaptığı konuşmada; “Şükürler olsun pandemi sona erdi ama, camilerimiz henüz pandemi öncesi cematine kavuşamadı.”dedi.
“İNSANIZ KIYMETİNİ BİLMELİYİZ “ VURGUSU
İl Müftüsü Kazım Türkmen ise sunumda ‘Önce insanın kıymetini bilmeliyiz. İnsana saygıyı kıymeti anlamalıyız.”dedi.
HAFTA İÇERİSİNDEKİ PROGRAMLAR
Program dahilinde 7 Ekim 2022 Cuma günü Burdur Ulu Camiinde Mevlid Kandili özel programı icra edilecek. Aynı gün değişik öğrenci yurtlarında ve gençlik merkezlerinde Mevlid Kandili programları yer alacak.
Halil İbrahim Kara