Flaş Haber Yeni

BURDUR’DA DEPREM FAY AYNASI ÖNÜNDE AÇIKLAMA YAPTI

BURDUR’DA DEPREM FAY AYNASI ÖNÜNDE AÇIKLAMA YAPTI

Yüksek Jeoloji Mühendisi Servet Cevni, Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Burdur Şubesi  adına Burdur Gölü karşısı İğdeli Köyü yolu üzerinde bulunan deprem fay aynası önünde  basın açıklaması yaptı. 

Dün saat 16.30’da yapılan basın açıklaması Burdur İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı ve bazı yönetim kurulu üyeleri ile TMMOB Burdur ve Isparta Şubesi Başkan ve üyeleri de katıldı. TMMOB Burdur Şubesi adına açıklamada bulunan İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Cevni; “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Burdur ve Isparta şubeleri olarak yıkıcı etkisi yüksek olan Burdur Fayı üzerinde sesimizi duyurmak üzere bir araya geldik.” dedi.

Başkan Cevni: “12 Mayıs 1971 Burdur depremi, 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi, birinci yılını doldurduğumuz 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi ve sayamadığımız yüzlercesi, gördüğümüz gibi her olan deprem doğal afete dönüşmüş felaketler getirmiş birçok canımızı bizlerden koparmıştır. Ne yazık ki bizler bunlardan ders çıkartmamış bilimin gösterdiği yolda üzerine koyarak ilerleyememişiz. Takvimlerimizde felaketleri ölümleri yiten canları kaybolup giden hayatları yeni anma günlerini ekleyebileceğimiz yeni sayfamız kalmamıştır.

Burdur ve Isparta komşu iki il fakat kaderimiz ortak! En son 1914’te ve 1971’te her iki ili de yıkan ve büyük acılara neden olan fay ortaktır. 1914 depreminde Burdur’da evlerin yüzde 90’ı, tarihi eserlerin çoğu, Keçiborlu’da evlerin yüzde 82’si ağır hasar görmüştür. Isparta’da evlerin yüzde 55’i, Büyük Cami ve diğer kamu binaları çökmüştür. Bu nedenle bugün, 6 Şubat felaketinin yıldönümünde, Isparta ve Burdur TMMOB İl Koordinasyon Kurulları olarak bir gün bizi tekrar yıkacak olan fayın üzerinde ortak basın açıklaması yapmaktayız. Yüzyılın felaketinin üzerinden tam bir yıl geçmiş olmasına rağmen benzer afeti bekleyen Isparta ve Burdur illerimizde henüz elle tutulur bir tedbir veya karar alınmamıştır.” sözlerine yer verdi.

Jeoloji Yüksek Mühendisi Cevni: “Dirençli kent temel işlevlerini, yapılarını ve kimliğini korurken, sürekli değişim karşısında uyum sağlayıp gelişmeyi sürdüren, herhangi bir ani olumsuzluğun ya da istenmeyen olayın üstesinden gelmeye hazır bir kent olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda “Kentsel Dirençlilik”, tehlike ve riskleri tanımlamayı, değerlendirmeyi, zarar görebilirliği azaltmayı, dayanıklılığı, uyum kapasitesini ve acil durum hazırlığını arttırmayı gerektirir.

Kentsel risklere yönelik bu kararların ve önlemlerin afetler öncesinde alınması durumunda, yapıların afetlere karşı zarar görebilirliğinin azaltabileceğini biliyoruz.

Hasar görebilirliği artıran faktörlerin başında özellikle jeolojik açıdan sakıncalı alanlar üzerinde düzensiz, plansız ve yoğun yapılaşma gelmektedir.” sözlerine vurgu yaptı.

“AFETLERE KARŞI DİRENÇLİ KENTLER OLUŞTURABİLMEK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER”

Afetlere karşı dirençli kentler oluşturabilmek için yapılması gerekenlere de değinen Cevni: “

  • Sağlam, kararlı ve istikrarlı bir siyasi irade ile toplumun ihtiyaç ve menfaatlerini gözeten, meselelere bütüncül ve bilimsel bakabilen politik bir anlayışa ihtiyaç vardır.
  • Şehrin kapasite ve kaynaklarına bağlı olarak, meslek odalarının, üniversitelerin, toplumun ve karar vericilerin hep birlikte katılımcı bir modelle rant kaygısından uzak, bilimin ve mühendisliğin ışığında şehirleri planlamaları gerekmektedir.
  • İmar planları doğayı ve toplumsal yaşamı etkileyen, şekillendiren bütüncül planlardır. Doğru kriterlere göre hazırlanmayan veya özel uygulamalarla sürekli delinen ve değiştirilen planlar, sağlıklı kentleşmeyi olumsuz etkilemektedir. İmar planlarının sağlıklı bir şekilde oluşturulması ve sürdürülmesi nitelikli katılımcılıkla mümkündür. Bunlar oluşturulurken kentin bütünü bu planlara dahil edilmeli kapalı kapılar ardında belli bir azınlıkla rant odaklı planların yapılmasının önüne geçilmelidir.
  • Yetkin ve hesap verebilir bir yerel yönetim anlayışı hâkim kılınmalıdır.
  • Tarımsal ve riskli alanların yapılaşmaya açılması sınırlandırılmalı, sorunlu ve zayıf zeminlerde yüksek katlı konut ve benzeri yapılar için yapı izni verilmemelidir. İstisnai durumlarda kural ve kriterler titizlikle belirlenmeli ve denetlenmelidir.
  • İster yeni alanlar üzerinde yapılan çalışmalar, ister mevcut planlar üzerindeki tadilatlar olsun her türlü imar çalışması şeffaf, katılımcı ve tekniğine uygun olmak zorundadır.
  • Sağlıklı yapılaşma, nitelikli mesleki hizmetler, nitelikli müteahhitlik ve nitelikli kamusal denetim sağlanmalıdır
  • Yapı plan ve projeleri yetkin ehliyet sahibi kişilerce incelenmeli, her meslek grubu kendi yetki ve sorumluluğundaki plan projeyi incelemeli ve denetlemelidir. Mimar ve mühendis istihdamı olmayan belediyelerde ruhsat verme işlemi, personel sayısını tamamlayana kadar askıya alınmalıdır.
  • Afetlere hazırlık çalışmaları kaynak ve zaman gerektiren uzun soluklu çalışmalardır. Dolayısıyla gerek merkezi, gerekse yerel yöneticilerin kendi dönemlerinde esnetip gevşetemeyeceği yasal düzenlemeler yapılmalı, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı için önlemler alınmalı, aksine davranışların hukuki ve cezai yaptırımları olmalıdır.

 

Afetlere karşı dirençli kentler oluşturmanın adımları uygulanabilirdir. Türkiye Cumhuriyeti yüz yıllık geleneğiyle liyakatlı mimar ve mühendisler yetiştirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün evlatları olarak bizler ülkesini en çok seven işini en iyi yapandır sözlerinin altını dolduracak nitelikte çalışıyoruz. Burdur Fethiye fay zonu üzerinde bulunan Burdur ve Ispartamız için de durumun Hatay ve Kahramanmaraş gibi olmaması için var gücümüzle çalışacağımızın sözünü veriyoruz. Bizim şehirlerimiz için hala çok geç değildir.

Kanun çıkarıcıları, karar vericileri ve yerel idareleri acilen göreve davet ediyoruz, yarın çok geç olmadan. Geçmişten ders çıkararak, gelecekteki nesiller için daha sağlam, güvenli ve sürdürülebilir bir Türkiye inşa etme sorumluluğunu hep birlikte taşımalıyız.

Son söz olarak doğal afetlerde canını kaybeden yurttaşlarımıza rahmet, yakınlarını kaybeden yurttaşlarımıza sabır diliyoruz. Ülkemizin bir kez daha başı sağ olsun.” dedi.

Halil İbrahim Kara