Flaş Haber Yeni

Burdur Genç Memur-Sen Başkanı Mahmut Yavaş: “MESCİD-İ AKSANIN ÖZGÜRLÜĞÜ KESİNTİSİZ ZULME KARŞI KESİNTİSİZ DİRENİŞLE GELECEK”

Burdur Genç Memur-Sen Başkanı Mahmut Yavaş: “MESCİD-İ AKSANIN ÖZGÜRLÜĞÜ KESİNTİSİZ ZULME KARŞI KESİNTİSİZ DİRENİŞLE GELECEK”


Memur Sendikaları Konfederasyonu bağlı Genç Memur-Sen tüm il merkez camilerinde Mecsid’i Aksa’ya baskın planlarına karşı tepki gösterdi. İlimizde Burdur Ulu Camii’nde yatsı namazı sonrası bir araya gelen Genç Memur Sen ‘liler, tüm Müslüman alemini, fıtratını yitirmemiş tüm insanlığı Mescid-i Aksa’ya, Kudüs’e, Filistin’e yani insanlığın kalbine sahip çıkma çağrısında bulundular. Burdur Ulu Camii avlusunda 18 Temmuz 2021 Pazar günü 22.00 da basın açıklamasında bulunan Burdur Genç Memur-Sen Başkanı Mahmut Yavaş: “ Uzun bir süredir terör rejimi büyük ve sinsi bir planın parçası olarak, Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılar düzenlemektedir. Aşama aşama Filistinlileri Mescid-i Aksa’nın etrafından zorla boşaltmakta, aşırı sağcı siyonist grupların eliyle Aksa’ya saldırılar düzenlemekte, buna karşı direnen Filistinin yiğit evlatlarına şiddet uygulamaktadır. Ramazan Bayramına saldırılarla ve katliamlarla giren, 100’den fazla kadın ve çocuğun da içinde olduğu 243 Filistinli kardeşimizin şehit olduğu Harem-i Şerif yeni bir saldırı dalgasıyla karşı karşıya. Sözde Süleyman Mabedi'nin yıkılışının yıl dönümü olarak kabul ettikleri "Tişa BeAv" günü dolayısıyla Mescid-i Aksa'ya baskın çağrıları yapan fanatik siyonistler, dün gruplar halinde Mescid-i Aksa'nın güneybatısındaki El-Meğaribe Kapısı'ndan Harem-i Şerif'e saldırdılar. Rejim polisinin desteğini arkasına alarak Mescid-i Aksa'nın avlusuna giren gruplar avluda ayinler gerçekleştirdiler, saldırgan eylemlerde bulundular. Tapınak Grupları adıyla organize olan bu siyonist oluşumlar doğrudan iktidarın planlarının bir parçası olarak sistematik saldırılar düzenlemektedirler. Ramazan’daki şanlı direniş karşısında hezimet ve zilleti yaşayan terör rejimi o zilletten ders çıkarmamış olacak ki yeni saldırıları çeteler eliyle organize etmektedir. Siyonist terör rejimi, sistemli bir şekilde hem Müslüman kanı dökmeye hem de adım adım Mescid-i Aksa’yı ve Filistin topraklarını işgal etmeye devam etmektedir. Amacı Aksa’yı yıkmak, yerine Süleyman Mabedi’ni inşa etmektir. Kudüs'e nefes aldırmak istemeyen terör devletinin aralıksız saldırıları karşısında bütün dünya alçakça bir sessizlik içinde. BM susuyor! Sözde medeni dünya susuyor! Uluslararası toplum susuyor! Sözüm ona prestijli uluslararası insan hakları örgütleri susuyor! Batının demokrasi ve özgürlük havarileri susuyor. Hepsini anladık da ümmet de susuyor! Namusumuzu kirletip, kutsalımızı çiğniyorlar. Biz sustukça saldırının şiddetini artıyorlar. Ümmetten adam gibi tepkiler yükselmedikçe faşistliklerinin dozunu yükseltiyorlar. Mescid-i Aksa’ya saldırı, ümmetin değerlerine açık bir meydan okumadır. Bu cesareti sessizliğimizden, tepkisizliğimizden alıyorlar. Bin parçaya bölünmüş, kendi içinde birbirine düşman kılınmış bir vaziyette gaflet içinde oyalandığımızı gördükçe daha da pervasızlaşıyorlar. Kudüs de Şeyh Ahmet Yasin gibi bizi şikayet ediyor Allah’a, sustuğumuz için. Kudüs ümmetin çocuklarının desteğini bekliyor.Kudüs; M. Akif İnan’ın diliyle sesleniyor bize: ‘Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde/ Götür Müslümana selam diyordu/Dayanamıyorum bu ayrılığa/ Kucaklasın beni İslâm diyord/ Filistin direniyor, Kudüs direniyor. Kudüs’ün, Gazze’nin, Şeria’nın erkekleri, kadınları, çocukları siyonizme ve işbirlikçilerine karşı ellerinde taşlarla direniyorlar. Kudüs’ün sokaklarında binlerce Şeyh Ahmet Yasin, binlerce Rantisi, binlerce Muhammed Ayaş direniyor! Filistin’in kadınları, AVM kuyruklarında bekleyenlere inat Aksa’nın kapılarında nöbet tutuyor! Filistin’in çocukları Aksa’nın avlusunda kurşuna gülümsüyor. Filistin’in adamları Allah’a verdikleri sözü tutmak için yarışıyor. Taşladıkları şeytan elbette bir gün yıkılacak. Çünkü Mescid-i Aksa ümmetin ilk kıblesidir. Çünkü Ömer’in yadigarı, Selahaddin’in mührüdür. Çünkü Peygamberlerin mirasıdır. “İsrail laftan anlamaz. Yalnızca güçten anlar” diyen rahmetli Erbakan hocamızın “Bir gün gelecek İsraile öyle bir tokat atacağız ki; bütün hayatı gözlerinin önünden Gazze Şeridi gibi geçecek.“ duası elbette gerçekleşecektir. Terör örgütü İsrail, ‘çok yakında nasıl bir inkılâba uğrayıp devrileceğini’ görecektir. Bir gün gelecek ayağa kalkacağız! Direneceğiz! Direniş ateşinin bereketiyle gelecek Aksa’nın da ümmetin de kurtuluşu! İşte o gün bu gündür. Bugün direniş günüdür. Kesintisiz zulme karşı kesintisiz direniş seferberliği zamanıdır. Filistinli kardeşlerimiz çocuk kadın demeden direnirken bize düşen onların sesi olmak, onlara moral vermek, dünyayı ayağa kaldırmaktır. Onlar susmuyorlar, biz de kendi şehirlerimizde ülkelerimizde susmayacağız. Onlar evlerine girmiyorlar, Mescid-i Aksa’yı terk etmiyorlar. Biz de meydanları terk etmeyeceğiz. Susmayacağız! Beklemeyeceğiz! Kesintisiz zulme karşı kesintisiz direneceğiz! Kendi içinde paramparça olan bu rejim, Filistin’in direnişi karşısında iyice afallamış durumdadır. Cinayet şebekesi İsrail’in Filistin topraklarındaki vadesi dolmaktadır. “İnnâ Fetahnâ Leke Fethan Mubînâ” (“Şüphesiz Biz sana apaçık bir fetih verdik “ Fetih-1)Kurtuluş günü, özgürlük günü, fetih günü yakındır inşallah. Kudüsün özgürlüğü direnişle gelecek, insanlık Siyonizm belasından kurtulacaktır. Biz diyoruz ki; Mescid-i Aksa Kudüs’tür, Kudüs Filistin’dir, Filistin bütün İslam dünyasıdır, bütün insanlıktır. Mescid-i Aksa için direnmek ümmet için, İslam dünyası için direnmektir. Bu bir seferberlik çağrısıdır! İstanbul, Ankara, Konya, Diyarbekir, Erzurum, Trabzon, Antalya, Rize, Edirne bütün 81 şehir artık birer Kudüs meydanı olmalıdır. Taşların bağlanıp köpeklerin serbest bırakıldığı mevcut küresel düzenin efendilerine karşı bütün İslam şehirleri bir direniş merkezi olmalıdır. Harem-i Şerif ümmetin şiarlarındandır. O şiarı korumak için şu anda Filistin’in yiğit kadınları, çocukları, erkeleri Mescid-i Aksa'nın Kral Faysal Kapısında, Hutta Kapısı'nda, Meğaribe Kapısında ellerindeki taşlarla sopalarla, bütün dünyayı arkasına almış olan Siyonist çetelere karşı direniyorlar. Mescid-i Aksa ve Kudüs’ün akıbetini yalnızca Filistinlilerin omuzlarına yükleyemeyiz. Her bir Müslüman, zamanın ve şartların ruhuna münasip şekilde Kudüs ruhunu ortaya koymalıdır. Müslüman yürekler birleşmiş, Filistin’de fiili bir dua olmuşken bize de kendi şehirlerimizde meydanlarda kavli dua olmak düşmektedir. Erdem Beyazıt’ın dizleriyle söyleyecek olursak; Müslüman yürekler bilirim daha Kızdı mı cehennem kesilir, sevdi mi cennet Eller bilirim haşin hoyrat mert Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır Her kırışığı sorulacak bir hesabı. Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır Kızdı mı siyonizme cehennemi yaşatacak yiğitler meydanlara, Aksa seferberliğine koşuyor. Kudüs yiğitlerini bekliyor, Aksa murakıplarını, muhafızlarını, kardeşlerini bekliyor. Tüm Müslüman alemini, fıtratını yitirmemiş tüm insanlığı Mescid-i Aksa’ya, Kudüs’e, Filistin’e yani insanlığın kalbine sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi.

Halil İbrahim Kara