BURDUR BELEDİYE BAŞKANI ERCENGİZ: "PROTOKOLÜN MALİYETİ BELLİ OLMADAN İMZALAMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL"
Burdur Belediyesi Su Protokolüyle İlgili Açıklamalarda Bulundu
Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz bugün gerçekleşen Ocak Ayı Meclis Toplantısı'nda belediyenin su sorunu ve protokol tartışmalarına ilişkin detaylı açıklamalarda bulundu. Başkan Ercengiz, Burdur’un 25 yıllık su sorununu çözmek amacıyla gündeme gelen protokol hakkında şeffaflık ve maliyet odaklı bir yaklaşım sergilediklerini belirtti.
Ercengiz, daha önce Devlet Su İşleri (DSİ) ile 30 yıl geri ödemeli bir protokol imzaladıklarını hatırlatarak, yeni protokolün koşullarında değişiklikler olduğunu ve maliyet belirsizliklerinin bulunduğunu ifade etti. Ercengiz konuşmasında şunları kaydetti;
“Geçtiğimiz günlerde sayın milletvekilimiz Adem Korkmaz bir protokolün imzalanmaması nedeniyle görevimizi yerine getirmediğimiz yönünde bir tespiti olduğunu ve bunu da bir an evvel bu protokolün imzalanıp Burdur’umuzun 25 yıllık su sorununun zaten kendisi tarafından takip edilip çözüldüğünü ifade etmişti. Biz buna bir televizyon programında cevap verdik. Protokol metni bir tip protokol. Bu nedir? Herhangi bir belediyeyle, devlet su işlerinin tüm Türkiye’de yaptığı bir protokol metnidir. Sadece orada başlıklar değişir. Konu değişir amaç aynıdır. Burada kurumun belediyelere verdiği yükümlülük bir çerçeve içerisinde çizilmiştir. Ayrıntı ve detayı yoktur. Ayrıntı ve detaya girdiğimizde karşımıza şöyle bir sonuç çıkıyor. Daha önce biliyorsunuz DSİ ile bir protokol imzaladık. 30 yıl geri ödemeli bir protokol imzalamıştık. Bu protokol içme suyu ve su tarifesinin en düşükten hesaplanmak üzere yıllık bir bedel üzerinden geri ödenen koşullarına bağlanmıştı. Yeni yapılması öngörülen protokol 30 yıldan 15 yıla indirilmiş. İşin mahiyeti belli, işin maliyeti belli değil. Yani bugün buradaki hiçbir arkadaşımız ben de dahil teknik arkadaşlar da dahil olmak üzere o bölgeden Burdur’a aktarılacak suyun maliyeti hakkında hiçbirimizin bir bilgisi yok. Toplam 90 kilometrenin üzerinde bir boru hattıyla gelecek olan yeni bir baraj yapılacak olan terfi istasyonları olan bu ishale hattının içme suyu taşımasının ve yılın hangi aylarında hangi tonajla hangi metre küpte geleceğine dair bir bilgimizin olmadığı bir protokolü imzalamamız söz konusu olamaz. Ben bugün buradayım. Yarın burada olmayabilirim. 15 yıllık attığım imza ortalama kaba bir maliyetle Burdur halkına yıllık 150 milyon lira civarında bir maliyet getirir. Bu 150 milyon liralık maliyetin içerisinde baraj yapmak bizim görevimiz değildir. Hemen imza atalım, beğenmezsek vazgeçeriz diyebilecek kadar devlet aklından uzak ve sorumsuz bir düşüncede olamayız. Bugün ticaret yapan arkadaşlarımız var. Kamu kurumunda çalışan arkadaşlarımız olmuştur geçmişte. Hiçbir protokol maliyeti belli olmadan imzalanmaz. Biz devlet adamı aklıyla ve buradaki kurumun sorumluluğu ve bilinciyle bu protokolün maliyetini görmek zorundayız. Aksi takdirde 23 sene çabanın ardından bugün imzamızı attık, iller bankasına evrağımızı gönderdik. Bir dakika bile bekletmeden imzamızı atıp gönderdik. Tıpkı 2018 yılında müracaat edip beklediğimiz gibi bunu da bekleyeceğiz. Neyi bekleyeceğiz? Göl Geçiş Yatırım Planı’nı. Neye göre? Bize bir maliyet belirleyecekler. Bu işin yaklaşık maliyetini. Protokol yapmak üzere sizden yetki aldık ama bu protokolü yaptığımız zaman bizi bağlayan bir sürü şart var. Bu protokoller böyle altına imza atalım ondan sonra vazgeçelim diyebileceğimiz protokoller değil. Biz o nedenle o protokolün maliyetini görmek istediğimizi bununla da ilgili bir yazı yazıp gönderdik. Bu yazımızda şunu sorduk;
1-Oraya bir baraj yapılacak, bu barajın maliyetini kim üstlenecek?
2-Yılın hangi aylarında kaç metre küp su alabileceğiz?
3-Bu işin toplam maliyeti ne olacak?
Biz bunları öğrenmek istiyoruz. Şu an İnsuyu havzasında kış şartlarında suyumuz yeterli. Aynı şekilde Gökpınar’da da. Bizim en büyük sorunumuz yazın artan saniyede 10-20 litre artış değil. Havzadaki yer altı sularındaki hızlı çekilme ve dalgalanma. Asıl sorun içme suyu havzasının aynı zamanda da çoğunluğu sulu tarıma döndürülmüş bir alana dönmüş olması. Bununla ilgili önlem alınmasını defalarca arzuladık. Suyun verimli kullanılmasını talep ettiğimizi söyledik. Biz bugün geldiğimiz noktada kayıp kaçak oranına son 6 ayda bakacak olursak yüzde 39’lara kadar gerilediğini söyleyebiliriz. Bunun içerisinde mutlaka alan sulamalarında ve bizim öngörmediğimiz alanlarda patlak, çatlak kayıplar olabilir. Bunları da ortadan kaldırmak için mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Hale Pak