ALS hastası profesör yüksek moralle hayata tutunuyor
- Antalya'da yaşayan 58 yaşındaki Ahmet Onay, hastalığı nedeniyle nefes alabilmek için günde 18 saat cihaza bağlı olarak yaşıyor
- MAKÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Onay: "Üniversitedeki derslerimi iki ay öncesine kadar vermeye devam ediyordum"
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Onay, ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz) hastalıkla mücadelesindeki motivasyonunu koruyor.
Ahmet Onay'ın (58) sağ ayak topuğu 2018'in mart ayında uyuşmaya başladı. Aynı yılın ekim ayına kadar herhangi bir tedavi görmeyen Onay, "Terliklerin ayağından düşmesi" üzerine hastaneye başvurdu.
Onay'a mart 2019'da Denizli Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesinde Beyin ve omurilikte istemli kas hareketlerinin kontrolünü sağlayan sinir hücrelerinin hasarından kaynaklanan ve nadir görülen nörolojik bir hastalık olan ALS hastalığı teşhisi konuldu.
Teşhisin ardından Onay, bir yandan fizik tedavi görürken bir yandan da üniversitede ders vermeye devam etti.
Kovid-19 salgınıyla birlikte Antalya'ya taşınan Onay, tekerlekli sandalye kullanmaya başladı.
Kollarını kullanamayan ve konuşma yetisi de iyice azalan Onay, buna rağmen 2 ay öncesine kadar çevrimiçi olarak üniversitedeki derslerini vermeye devam etti. Nefes alabilmek için günde 18 saat cihazı bağlı olan Onay, yüksek moralle hastalıkla mücadelesindeki motivasyonunu koruyor.
- Önce bastonla yürüdü, şimdi tekerlekli sandalyede
Ahmet Onay, AA muhabirine, 2019'da ALS teşhisi konulmasından bu yana hastalıkla mücadele ettiğini söyledi.
Onay, sağ ayağındaki yürüme bozukluğunun bir yıl sonra sol ayağa geçmesi üzerine bastonla yürüdüğünü, 2020'de bozukluklar artınca elektrikli tekerlekli sandalyeye geçtiğini anlattı.
Bu yılın başında karın kaslarının da hastalıktan etkilenmesiyle nefes almak için cihaza ihtiyaç duymaya başladığını ifade eden Onay, günde 18 saat cihaza bağlı yaşadığını belirtti.
- "Hayatıma aynen devam ediyorum"
Onay, ALS teşhisi konulunca doktoruna "Ne olacak" diye sorduğunu, doktorun da "Öleceksin" demesiyle güldüğünü dile getirerek, "Ben de 'Ölmeyecek olan mı var? Tavsiyen ne' dedim. 'Dua edeceğim' dedi. Yaklaşık 155 yıldan beri tanınan bu hastalığın neden olduğu ve tedavisi ne olduğu halen bilinmiyor." dedi.
Her insanın bir gün hayatının sona ereceğini dile getiren Onay, şöyle konuştu:
"Hayatıma aynen devam ediyorum. Üniversitedeki derslerimi iki ay öncesine kadar vermeye devam ediyordum. İnternet üzerinden derslerimi verdim. Öğrencilerimin sorularını cevaplandırdım. Nefes problemi artınca fazla konuşamaz oldum. Konuşunca da çok yorulmaya başladım. Son iki aydır ders vermeyi bıraktım. Evimde, eşim ve bir de yardımcımızla beraber yaşıyoruz. Yerimden kaldırabilmeleri ancak lift isimli makineyle oluyor. Hayattan kopmuş değilim. Eşimle beraber dışarı çıkıyorum. Deniz kenarına, falezlerin oraya dolaşıp geliyoruz. Çok çalıştım. Belki de çok çalışınca eşimle birbirimize çok zaman ayıramadık. Şimdi göz göze diz dize yeni bir bahar yaşıyoruz. Hayatımızı baştan sona gözden geçirdik."
Onay, haftada iki gün gördüğü fizik tedavi sayesinde hiçbir ağrı ya da sızısının olmadığını sözlerine ekledi.
- "Bugüne kadar durumundan bir kere bile şikayet etmedi"
Ahmet Onay'ın eşi Fatma Onay da hastalığı ilk öğrendiğinde çok üzüldüğünü, eşinin ise kendisine göre daha rahat olduğunu belirtti.
Onay, "Eşimin morali gayet iyi. Bize hiç sıkıntı çıkarmadı. Kendini ajite edecek, 'Ben niye böyleyim' gibi bir psikolojik sorun yaşamadık. Biz ona moral verecekken o bize verdi. Her gün 'Nasılsın' diye sorduğumda 'Çok iyiyim' diye yanıt verir. Bugüne kadar durumundan bir kere bile şikayet etmedi. Bu da bizi mutlu ve motive ediyor." diye konuştu.
AA